Dokumacılığın başlangıcı tarihöncesine, ipliğin icadına dayanır. Bu sanatın tekniği Milâttan 20 yüzyıl sonra da, Milâttan 20 yüzyıl Önceki gibidir. Yani iplikleri ustaca birbirine geçirmekten ibarettir. Dokuma, bitki veya hayvanlardan elde edilen, yahut insanlar tarafından sunî olarak meydana getirilen liflerin, önce uzun iplikler, sonra da geniş satıhlı bir kumaş hâline getirilmesidir. Diğer bir ifade ile dokuma, her türlü iplikten çeşitli teknikler kullanılarak yapılan kumaş, triko, döşemelik, halı, keçe vb. parçalara verilen genel isimdir.
En eski dokuma makinaları yere çakılı iki sopa ile bunların tepelerine yatay olarak yerleştirilen bir değnekten yapılmaydı. Çözgü iplikleri kil topaklarıyla gerildikten ve bu enlemesine takılmış değneğe asıldıktan sonra, geriye, parmakların çevik hareketiyle, atkıyı çözgüden geçirmek kalıyordu. Binlerce yıl boyunca, pek az değişiklik oldu. Tezgâh düşey kaldı, çözgü iplikleri ise bir çerçeveye gerildi. Daha Bronz çağında, damalı kumaşın dokunması biliniyordu. Yunanlılar ve Romalılar ketenden, Çinliler de ipekten olmak üzere, elle şahane kumaşlar dokuyorlardı. Ortaçağ’da eşi benzeri olmayan o ünlü halıların dokunması önem kazandı. XVI. yüzyılda çözgü ipliklerinin -biri önden diğeri arkadan- art arda birbirine geçirilmesi bir su değirmeniyle sağlandı. 1733 yılında Ingiliz John Kay «uçan mekik» yardımıyla, atkı ipliğini mekanik olarak geçirmeyi gerçekleştirdi. 1745 yılında otomat uzmanı Fransız Vaucanson bir otomatik ipek dokuma makinası yaptı, fakat bu aygıt hiçbir zaman kullanılmadı.
Fransız Joseph-Marie Jacquard (1752-1839), eğirme makinasını icat eden İngiliz Cromton’un buluşlarından yararlandı ve değişik dokuma ilmiklerini otomatik olarak yapabilen basit bir dokuma tezgâhı hazırladı. 1785 yılında İngiliz Cartwright, bir buhar makinasıyla çalışan ilk dokuma tezgâhını kurdu. Yuvarlak dokuma tezgâhı ancak 1938 yılında ortaya çıktı.
BENZER HABERLER
Kumaş dokumanın tarihçesi
Kumaş dokuma nasıl yapılır
Dokuma nedir