ALLAH’IN GÜZEL İSİMLERİ VE ANLAMLARI
31 –EL LATÎF : En ince işlerin bütün İnceliklerini bilen, kullarına iyilikler ulaştıran yani Sonsuz lütuf ve kerem sahibi anlamına gelir.
Cenab-ı Hak buyuruyor:
‘Allah kullarına lütufkârdır, dilediğini rızıklandırır. O kuvvetlidir, güçlüdür.’ (Şûra, 19)
32 –EL HABİR : Herşeyin iç yüzünden gizli taraflarından haberdar yani Herşeyden haberdar olan anlamına gelir.
Cenab-ı Hak Buyuruyor:
‘Allah bilendir, hikmet sahibidir.’ (Enfal,71)
‘O, kullarının üstünde her türlü tasarrufa sahiptir. O, hüküm ve hikmet sahibidir, herşeyden haberdardır’. (Enam, 18)
‘Hiç yaratan bilmez mi? O, en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır.’ (Mülk, 14 )
‘Hiç şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.’ (Haşr Suresi, 18)
Yerde ve gökte daha bilmediğimiz birçok alemlerde ne kadar varlıklar varsa onların bütün hareketlerinden Hz.Allah haberdardır. O’nun haberi olmadık hiçbir şey mevcut değildir.
33 –EL HALÎM : Suçlara karşı hemen ceza vermeyen yumuşak davranan, süre veren yani Yumuşak huyluluk sahibi anlamına gelir.
Cenab-ı Hak buyuruyor:
‘Şunu iyi bilin ki Allah gafûrdur, halîmdir.’ (Bakara, 235)
‘Allah, kesinlikle tam bir bilgi sahibidir, halîmdir.’ (Hac 59)
‘Şüphesiz O, halîmdir, çok bağışlayıcıdır.’ (Fatır, 41)
‘el-Halim’ kelimesi Kur’an’ın 15 yerinde geçmekte olup bunlardan on birinde Allah’a izafe edilmiştir. ‘el-Halim‘ kelimesi tek başına kullanılmayıp altı ayette ‘bütün günahları bağışlayan’ anlamındaki ‘el-Gafûr‘, üç ayette ‘hakkıyla bilen’ anlamındaki ‘el-Alim‘, bir ayette ‘her şeyden müstağni olan, kendi dışındaki her şeyin O’na muhtaç olduğu varlık’ anlamındaki ‘el-Gani‘, bir ayette de ‘az iyiliğe çok mükafat veren’ anlamındaki ‘eş-Şekür‘ ismiyle birlikte anılmıştır.
34 –EL AZİM : Çok Azametli yani Sonsuz azametli, en büyük ve ulu anlamına gelir.
‘O, yücedir, büyüktür.’ (Bakara, 255)
‘Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. O yücedir, uludur.’ (Şura, 4)
35 –EL GÂFÛR : Affı ve mağfireti pek çok yani Günahları tekrar tekrar, çokça bağışlayan anlamına gelir.
Cenab-ı Hak buyuruyor:
‘Hakikaten Allah çok bağışlayıcı ve mağfiret edicidir.’ (Hacc, 60)
‘Gerçekten ben, tevbe eden, inanan, salih amellerde bulunup sonra da doğru yola erişen kimseyi şüphesiz bağışlayıcıyım.’ (Taha, 82)
‘De ki: ‘Ey kendilerine kötülük edip aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin. Doğrusu Allah günahların hepsini bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır, merhametlidir.’ (Zümer, 53)
‘Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin.’ (Zümer, 53)
36 –EŞ ŞEKÛR : Kendi rızası için yapılan iyiliklere daha fazlasıyla karşılık veren yani Yapılan görevlere karşı bol karşılık veren anlamına gelir.
Cenab-ı Hak buyuruyor:
‘Eğer Allah’a güzel bir borç verecek olursanız, onu sizin için kat kat arttırır ve sizi bağışlar. Allah Şekûr’dur, Halim’dir. ‘ (Teğabün, 17)
Şükür; teşekkür etmek, insanlık kurallarına uyarak nankörlük etmemek anlamlarına gelir. Şükretmeyen, verilen nimetlerin kimler tarafından verildiğini farketmeyn insan nankör bir insandır.
Şekûr, şükrü devam eden ve büyük-küçük ibadet ayrımı yapmaksızın şükrü bütün itaat edenleri kapsayandır.
37 –EL ALİYY : Pek yüce, Pek yüksek yani En üstün ve en yüksek anlamına gelir.
Cenab-ı Hak buyuruyor:
‘O, yücedir, büyüktür.’ (Bakara, 255)
‘Allah yücedir, büyüktür.’ (Nisa, 34)
‘O, görüleni de görülmeyeni de bilir; çok büyüktür, yücedir.’ (Rad, 9)
Allah’ın yüceliğinin üstünde hiçbir yücelik yoktur. Bütün dereceler ve mertebeler O’ndan aşağıdır. Allah, her üstün ve yüksek makamın daha üstündedir. Zira varlıklar ya etkileyen veya etkilenendir. Etkileyen etkilenenden üstündür. Allah Teâlâ, her varlığı etkileyendir. Bütün varlıklara O’nun bir eseri ve etkilenenidir. Bu yüzden O, bütün varlıklardan daha üstün ve yücedir.
38 –EL KEBÎR : En büyük, pek büyük yani Mutlak büyük anlamına gelir.
Cenab-ı Hak buyuruyor:
‘O, gaybı da, müsahede edileni de bilendir. Pek büyüktür, yücedir.’ (Ra’d, 9)
‘Doğrusu Allah Yücedir, büyüktür.’ (Nisa, 34)
‘Gerçekten Allah, Yücedir, büyüktür.’ (Hacc, 62)
‘Şüphesiz Allah, Yücedir, büyüktür.’ (Lokman, 30)
‘O, çok Yücedir, çok büyüktür.’ (Sebe, 23)
‘Artık hüküm, Yüce, büyük olan Allah’ındır.’ (Mumin, 12)
O, her şey kendisinden daha küçük olan ve hiçbir şekilde, hiçbir çerçeveye sığdırılamayan tek ve biricik büyüktür.
39 –EL HAFÎYZU : Yapılan işleri bütün tafsilatıyla tutan, herşeyi belli bir vakte kadar bela afetten koruyan yani Koruyucu ve muhafaza edici anlamına gelir.
Cenab-ı Hak buyuruyor:
‘Ve itaatten çıkmış her azgın şeytandan koruduk;’ (Saffat,7)
‘…Senin Rabbin, herşeyin üzerinde gözetici-koruyucudur.’ (Sebe,21)
‘O’nun (insanın) önünden ve arkasından izleyenleri vardır, onu Allah’ın emriyle gözetip-korumaktadırlar.’ (Ra’d,11)
‘El-Hafiz’ ismi Kur’an-ı Kerim’in 6 yerinde geçmektedir.
Melekler insanları Allah’ın emri ile korumaktadırlar. Bunun yanında işlediklerinide kaydetmekte, böylece korumaya almaktadırlar. Allah, dostlarını günah işlemekten ve şeytanın tuzaklarına düşmekten korur.
40 –EL MUKÎT : Her yaratılmışın gıdasını, azığını veren yani Gıda veren, bakıp koruyan anlamına gelir.
Gıdalandıran, besleyen, bakıp gözeten, muktedir olan, her şeyin karşılığını veren, gözetici ve şahit.
Herkese uygun olarak gıdalarını yaratan O’dur.
41 –EL HASÎB : Herkesin hayatı boyunca yapıp ettiği herşeyin hesabını bütün detayları ile bilen yani Yaratılan varlıkların hesabını yapan ve bilen anlamına gelir.
Cenab-ı Hak buyuruyor:
‘…Hesap görücü olarak Allah yeter.’ (Nisa, 6)
‘…Şüphesiz, Allah her şeyin hesabını tam olarak yapandır.’ (Nisa, 86)
‘…Ve O, hesap görenlerin en süratli olanıdır.’ (Enam, 62)
‘… Allah, hesabı pek seri görendir.’ (Bakara, 202)
İnsanların ahirette yaptıklarının karşılığını almak için bir hesap kontrolünden geçmeleri lazımdır. İşte bu hesapları noksansız yapacak olan Hz.Allah’tır. O’nun hesabı süratlidir. Bir anda bütün mahlukatın hesabını görecektir. İmanı kuvvetli olanın hesabı göz açıp yumuncaya kadar kolay olacak, imanı zayıf olanın hesabı ise çok sürecektir.
42 –EL CELÎL : Celalet ve Ululuk sahibi yani Ululuk, azamet ve büyüklük sahibi anlamına gelir.
Cenab-ı Hak Buyuruyor:
‘Celal ve ikram sahibi Rabbinin zâtı bâki kalacak’ (Rahman, 27)
‘Celal ve ikram sahibi Rabbinin adı yücelerden yücedir.’ (Rahman, 78)
Celil ismi, Kur’an’da bu şekliyle değil, Zü’l-celâli ve’l-ikram olarak Rahman suresinde iki yerde geçer.
Celalet ve ululuk ancak Allah’a mahsustur. Her yerde, her zaman hazır ve nazır olan Allah’ın ilmi her şeyi kuşatır.
43 –EL KERÎM : Lütfü ve keremi çok geniş, çok bol yani Çok cömert, hudutsuz ikram sahibi anlamına gelir.
Cenab-ı Hak buyuruyor:
‘Oku, Rabbin en büyük kerem sahibidir;’ (Alak, 3)
‘Ey insan, ‘üstün kerem sahibi’ olan Rabbine karşı seni aldatıp-yanıltan nedir?’ (Infitar, 6)
O vaad ettiği zaman sözünü yere getiren, verdiği zaman son derece çok veren, ne kadar verdiğine ve kime verdiğine aldırmayandır. O’ndan başkasına muhtaç olduğu söylendiğinde razı olmaz. Kendisine sığınan ve gönül vereni boş çevirmez, rahmetine gark eder. Vesilelere ve şefaatçilere muhtaç bırakmadan doğrudan doğruya kendisine iltica ettirir.
44 –ER RAKÎB : Bütün varlığı gözeten bütün işleri murakabe eden yani Bakıp gözeten ve kendisinden hiçbir şey gizlenemeyen anlamına gelir.
Cenab-ı hak buyuruyor:
‘Allah her şeyi gözetler’ (Ahzab, 52)
‘Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir.’ (Nisa, 1)
‘Ben onlara, ancak bana emrettiğini söyledim: Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin, dedim. İçlerinde bulunduğum müddetçe onlar üzerine kontrolcü idim. Beni vefat ettirince artık onlar üzerine gözetleyici yalnız sen oldun. Sen her şeyi hakkıyle görensin. ‘ (Maide, 117)
Rakib ismi, Kur’an-ı Kerim’in 3 yerinde geçmektedir.
Rakib, koruyup gözetleyendir. Öyleki hiçbir şey O’ndan kaybolmaz. Gizlilikleri ve sırları bilen, görendir. Hiçbir söz ve gizli konuşma O’na gizli değildir. Allah, unutmasının mümkün olmadığı mutlak ilmiyle bütün varlıkları gözetleyip denetleyendir.
45 –EL MÜCÎB : Kendisine dua edenlerin isteklerini veren yani Duaları kabul eden anlamına gelir.
Cenab-ı Hak buyuruyor.
‘Kullarım Beni sana soracak olursa, muhakkak ki Ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse, onlar da Benim çağrıma cevap versinler ve Bana iman etsinler. Umulur ki doğru yolu bulmuş olurlar.’ (Bakara, 186)
Dua kulluk makamlarının en önemlisidir.
Duadan maksat bildirmek değil, kulluk göstermek; tevazu ve alçak gönüllülük arz ederek müracaatta bulunmaktır. Maksat bu olunca, kaza ve kaderine rıza ile beraber Allah’a dua etmek, insanlık hissesini tercih değil; Allah’ın kudretine her şeyden fazla saygı duymaktır. Bu da en büyük makamdır. Bu da en büyük makamdır.
Dua hakkında naklî deliller o kadar çoktur ki, bunları ancak kâfirler inkar edebilirler.
‘Bana dua ediniz ki size icabet edeyim.’ (Ğâfir, 60),
‘Rabbinize yalvara yalvara ve için için dua ediniz.’ (A’râf, 55),
‘Yoksa sıkıntıya düşen kimseye, kendisine dua ettiği zaman icabet eden mi?’ (Neml, 62),
‘De ki: Duanız olmasa Rabbim size ne kıymet verir?’ (Furkan, 77),
‘Hiç olmazsa böyle şiddetimiz geldiği zaman bari yalvarsaydılar. Fakat onların kalbleri katılaşmıştır.’ (En’âm,43) gibi nice âyetler vardır.
46 –EL VÂSİU : İlmi, rahmeti, kudreti, af ve mağfireti geniş, müsaadekâr yani İlmi ve rahmeti geniş ve sınırsız, geniş olan anlamına gelir.
Cenab-ı Hak buyuruyor:
‘Allah geniş olandır, bilendir.” (Bakara, 247)
Bu isim, Kur’an-ı Kerim’in birçok yerinde geçmektedir.
Allah, Kuran’da ‘göklerin ve yerin Rabbi’ olduğunu bizlere bildirir. Bütün genişliğe sahip olanın da Kendisi olduğunu söyler. Allah her yere istiva etmiştir. Allah’ın mülkü geniştir. Nimetleri tükenmez, rahmetinin sınırı yoktur, bağışlaması da çok geniş olandır. Kullarının tüm ihtiyaçlarını onlar hiçbir şey yapmadan karşılayan Allah’ın rahmeti ve merhameti sonsuzdur.
47 – EL HAKÎM : Bütün emirleri ve bütün işleri hikmetli yani Hikmet ve hüküm sahibi, yerli yerine koyan anlamına gelir.
Cenab-ı Hak buyuruyor:
‘O, Aziz, Hakimdir.’ (Haşr Suresi, 24)
Yüce Allah yegane hüküm ve hikmet sahibidir: ‘Kulları üzerine hikmet gereğince galebe ve tasarruf sahibidir, tedbirinde yegane hüküm ve hikmet sahibidir ve kullarının gizli hallerinden haberdardır.
Kur’an-ı Kerim’de 97 yerde geçer.
İhlasla ‘Yâ Hakim’ diye bir müslüman bu isme devam etse, ilim ve hikmet sahibi olur. Rızkı genişler.
48 –EL VEDÛD : Kullarını çok seven, sevilmeye gerçekten layık olan yani Seven, bütün mahlukatın hayrını isteyen, onlara ihsan eden anlamına gelir.
Cenab-ı Hak buyuruyor:
‘Rabbinizden bağışlanma dileyin; sonra O’na tevbe edin. Muhakkak ki Rabbim çok merhametlidir, çok sever’ (Hud, 90)
‘O, çok bağışlayan ve çok sevendir.’ (Buruc, 14)
Kur’an-ı Kerimde Yüce Allah kendini iki yerde Vedûd olarak tanıtır. Vedûd kelimesi iki anlama gelmektedir. Nimetleri gereği kullarını sevendir. Çünkü O, kendisine tevbe eden ve yönelen kimseyi sever. Yine O, sevilendir .
49 –EL MECÎD : Şanı büyük ve yüksek yani Şanı büyük ve yüksek, ikramı çok, yüce anlamına gelir.
Cenab-ı Hak buyuruyor:
‘Arş’ın sahibidir; Mecid (yüce)dir.’ (Buruc, 15)
‘Şüphesiz ki O, övülmeye lâyık olandır, Mecid’dir.’ (Hud, 73)
Kur’an-ı Kerim’de ikisinde Kur’an ismi, ikisi de Allah’ın ismi olarak 4 yerde geçmektedir.
50 –EL BÂ’IS : Ölüleri diriltip kabirlerinden çıkaran yani Öldükten sonra dirilten anlamına gelir.
Cenab-ı Hak buyuruyor:
‘Sonra ölümünüzün ardından sizi dirilttik ki şükredesiniz.’ (Bakara, 56)
‘Ancak dinleyenler icabet eder. Ölüleri, onları da Allah diriltir. Sonra O’na döndürülürler.’ (En’am, 36)
‘Ölüden diriyi, diriden de ölüyü O çıkarıyor; yeryüzünü ölümünün ardından O canlandırıyor. İşte siz de böyle çıkarılacaksınız.’ ( Rum, 19)
Öldükten sonra tekrar dirilmeye ‘ba’su ba’de’l-mevt’ denir. İslam’ın altı iman esaslarından biridir.
Her müslümanın, Allah’ın kıyamet günü ölüleri dirilteceğini, onlara yeniden hayat vereceğini ve tekrar yaratacağını bilmesi zorunludur. Yüce Allah Yasin suresinde inkarcılarla inananların yeniden diriliş karşısındaki tavırlarını bize şöyle haber vermektedir.
Onlar: ‘Eyvah başımıza gelenlere! Mezarımızdan bizi kim kaldırdı? O Rahmân’ın vaad buyurduğu işte bu imiş. Gönderilen peygamberler de doğru söylemişler’ derler.’ (Yasin, 52)
Hiç şüphesiz Allah, kıyamet günü bütün ölülere haya verecek, kabirlerde olanları diriltecek ve onları yaptıklrından sorguya çekecektir.
51 – EŞ ŞEHÎD : Bütün zamanlarda ve her yerde hazır ve nazır yani Her şeyi anında gören, her şeye şahit olan anlamına gelir.
Cenab-ı Hak buyuruyor:
‘Doğrusu Allah, her şeyin üzerinde şahid olandır.’ (Hac, 17)
‘Şahit olarak da Allah yeter.’ (Nisa, 79)
Kur’an-ı kerim’de 20 yerde geçmektedir. Her şeye şahit olan, kendisnden hiçbir şey saklanamayan, hiçbir şey saklanamayan, hiçbir şeyi unutmayandır.
52 –EL HAKK : Varlığı hiç değişmeden duran yani Doğruluğu asla değişmeyen anlamına gelir.
Cenab-ı Hak buyuruyor:
‘Hak geldi; bâtıl yok oldu.’ (İsra, 81)
‘Allah’in hiç şüphesiz hak olduğunu bileceklerdir.’ (Nur, 25)
‘Allah, hakkın ta kendisidir.’ (Hac, 62)
‘Hak, Rabbinizdendir.'(Kehf, 29)
Kur’an-ı Kerim’de kelime ve türevleri olarak 285 ayette geçer. İslam nazarında hakın kaynağı ilahi iradedir. Hakkın kaynağı Allahü Teâlâ’dır.
53 –EL VEKÎL : Kendisine tevekkül edenlerin işlerini en iyi neticeye ulaştıran yani Her şeye vekil anlamına geliyor.
Cenab-ı Hak buyuruyor.
‘Vekil olarak Allah yeter.’ (Nisa, 81)
‘ ‘Allah bize yeter. O ne güzel vekîldir!’ dediler.’ (Al-i İmran, 173)
‘Benden baska vekil edinmeyin’ (İsra,2 )
Vekil, vekalet verenin ihtiyaç duyduğu bütün şeyleri adına yapmaya yetkili kıldığı kimsedir.
Rabbimiz vekilimizdir. Bütün işlerimiz O’nun kudretiyle cereyan etmektedir. O ne güzel vekil ve ne güzel yardımcıdır. Ancak tedbir almamız, ondan sonra Rabbimize vekaletimizi vermemiz gerekmektedir. Tedbiri almadan takdire küsmek haksızlıktır.
Mehmet Emin Ay Ya Allah (Esma-ül Hüsna)
Allah’ın İsimleri anlamları (Esma-ül Hüsna) Sır ve Faziletlerinin devamını görmek ve okumak için aşağıdan 4.Sayfayı Tıklayınız…