Bediüzzaman Said Nursi sözleri
Ölüm ya i’dam-ı ebedîdir; hem o insanı, hem bütün ahbabını ve akaribini asacak bir darağacıdır. Veyahut başka bir bâki âleme gitmek ve iman vesikasıyla saadet sarayına girmek için bir terhis tezkeresidir.
Herşey, Cenab-ı Hakk’ın takdiriyledir.
Sizin herşey’iniz muhafaza ediliyor. Her ameliniz yazılmıştır.
Şu koca kainat sarayının bir ustası var. o usta onu bilir, görür, yapar, idare eder.
Gel, ey hayata çok müştak ve ömre çok talip ve dünyaya çok aşık ve hadsiz emellerle ve elemlerle mübtela bedbaht nefsim! Uyan, aklını başına al.
Haksızlığa karşı sükunet etmek, hakka karşı bir hürmetsizliktir.
Hakikat ilmini, hakikî hikmeti istersen; Cenab-ı Hakk’ın marifetini kazan. Çünki bütün hakaik-i mevcudat, İsm-i Hakk’ın şuaatı ve esmasının tezahüratı ve sıfâtının tecelliyatıdırlar.
Şu âlemde mü’minin mü’mine karşı en büyük yardımı dua iledir.
Dinleyen söyleyenden daha iyi anlar.
Bir tek çiçekte bir ismin cilve-i cemalini gördüğün gibi, bahar dahi bir çiçektir ve Cennet dahi görülmedik bir çiçektir. Baharın tamamına bakabilirsen ve Cennet’i iman gözüyle görebilirsen bak gör. Cemal-i Sermedî’nin derece-i haşmetini anla.
Cenab-ı Hakk’ın rızası ihlas ile kazanılır.
Dünya seni terk etmeden evvel sen dünyayı terket!
Ömür sermayesi pek azdır. Lüzumlu işler pek çoktur.
Cenâb-ı Hak, hadsiz kudret ve nihayetsiz rahmetini göstermek için, insanda hadsiz bir acz, nihayetsiz bir fakr derc eylemiştir.
Şimdiden görüyorum ki: Yakın bir zamanda ben kefenimi giydim, tabutuma bindim, dostlarımla veda eyledim.
Dünya bir misafirhanedir. İnsan onda az duracaktır ve vazifesi çok bir misafirdir ve kısa bir ömürde hayat-ı ebediye ye lazım olan levazımatı tedarik etmekle mükelleftir.
Kabir var, hiç kimse inkâr edemez.
Kâinat baştan aşağıya kadar hikmetlerle müzeyye ve gayelerle müsmirdi ve mevcudat, zerrelerden güneşlere kadar vazifelerle muvazzaftı ve evâmir-i İlâhiyey musahharlardır.
Semâda yıldızları kadar, zeminde çiçekleri kadar berâhin-i tevhi görünüyor, okunuyor.
Herbir şeyde hususen zîhayatlarda öyle harika bir nakış, öyle mucizekârbir sanat var ki; onu öyle yapan elbette O olacaktır.
Bir köyde iki müdür, bir şehirde iki vali, bir memlekette iki padişah bulunsa, intizam zirüzebe olur ve insica hercümerce düşer Halbuki, sinek kanadından, tâ semâvat kandillerine kadar, o derece ince bir intizam gözetilmiş ki, sinek kanadı kadar şirk yer bırakılmamış.
Ey arkadaş! İnsan da başıboş, serseri, sahibsiz bir hayvan değildir.
Sultan-ı Kainat Birdir. Herşeyin Anahtarı O’nun Yanında, Herşeyin Dizgini O’nun Elindedir.
Elde Kur’ân gibi bir mucize-i bâki varken, Başka burhan aramak aklıma zâid görünür.
Bismillah her hayrın başıdır.
Allah birdir. Başka şeylere müracaat edip yorulma, onlara tezellül edip minnet çekme, onlara temelluk edip boyun eğme, onların arkasına düşüp zahmet çekme, onlardan korkup titreme. Çünki Sultan-ı Kâinat birdir, herşey’in anahtarı onun yanında, her şey’in dizgini onun elindedir; herşey onun emriyle halledilir. Onu bulsan, her matlubunu buldun; hadsiz minnetlerden, korkulardan kurtuldun.”
İman tevhidi, tevhid teslimi, teslim te*vekkülü, tevekkül saadet-i dâreyni iktiza eder.
Dünyanın yüz bahçesi, fani olmak haysiyetiyle ahiretın baki olan bir ağacına mukabil olamaz.
Ben nefsimi herkesten ziyade nasihata muhtaç görüyorum.
Cesed-i insan; havaya, suya, gıdaya muhtaç olduğu gibi, ruh-u insan da namaza muhtaçtır.
Zulme rıza zulümdür; tarafdar olsa, zâlim olur.
Hastalıkla geçen bir ömür, Allah”tan şekvâ etmemek şartıyla, mü”min için ibadet sayıldığına rivâyât-ı sahiha (Hadis-i Şerif) vardır.
Misafir olan kimse, beraberce getiremediği bir şeye kalbini bağlamaz.
Hayatın lezzetini ve zevkini isterseniz, hayatınızı imanla hayatlandırınız ve feraizle zinetlendiriniz ve günahlardan çekinmekle muhafaza ediniz.
Dost istersen Allah yeter. Evet o dost ise, herşey dosttur.
Her dertlinin ahını, her muhtacın duasını işiten ve dinleyen bir semi ve mucip perde arkasında var bakar ki; en küçük bir zihayatın ve en küçük bir ihtiyacın görür ve en gizli bir ahını işitir, şefkat eder, fiilen cevap verir, memnun eder.