Temaşa; bakıp seyretme, hayranlıkla seyretme, zevkle seyredilen şey, izleme, görünüş, gezme gibi anlamlara gelir. Ayrıca temaşa; piyes, temsil, oyun manalarına da gelir. İşte temaşa kelimesi ile ilili cümleler.
– Bugün bir dilberi ettim temâşâ / Sünbül saçın sırma tele uydurmuş. (Karacaoğlan)
– Bu duvarlarda saatlerce temâşâya değer / Çiniden, solmayacak bahçeler açmış yer yer. (Y. Kemal)
– Sâbire Hanım, birkaç defa daha gözlerini ovuşturarak Nerîman’ı meftûnâne temâşâdan sonra… (H. R. Gürpınar)
– Bazı meddahlar da Karagöz oynatmış, şahbaz, hayalbaz veya hayalî isimleriyle yaşadıktan sonra temaşa hayatımızdan el etek çekmişlerdir. (S. Ayverdi)
– Elli üç gün ne mehâbetli temâşâ idi o / Sanki halkın uyanık gördüğü rü’yâ idi o. (Y. Kemal)
– Zira mademki tahayyül etme cisimli bir şeyin şekil veya hayalini temaşa etmekten başka bir şey değildir, eğer bir şey olduğumu tahayyül etseydim, gerçekte varlığımı uydurmuş olacaktım. (A. Cevizci)
– Koca bir tarihin tutuştuğunu çöllerde susuz yanan insanların çatlak dudaklarında temaşa ediyoruz. (A. Gündüz)
– O vech-i dilârâyı saatlerce temâşâ etmek istiyordu. (H. R. Gürpınar)
– Benden evvel çoluk çocuk bütün ev halkı hayvanı temaşaya çıkmışlar. (M. Ş. Esendal)
– Bir büyük ağacın altında oturmuş, İzmir limanını seyir ve temaşa ediyordu.
– Aldı ârâmım bu rûh-efzâ temâşâlar benim. (M. Nâci)
– Temâşâ hayâtının muhakkak ki en harâretli devresi gene ramazan ayı idi. (S. Ayverdi)