Pabuç; ayakkabı, yere sürtünüp aşınmaması için kılıç kılıflarının aşağıya gelen uçlarına geçirilen mâdenî parça, masa, sandalye, karyola gibi mobilyaların ayaklarına geçirilen ahşap, mâdenî veya plastik parça, bir makinede frenin daha güvenilir olmasını sağlamak için frenlenecek parçaya basan ahşap veya mâdenî takoz, bir minârede kürsüden gövdeye geçişi sağlayan konik kısım, bir sütun veya dikmenin taban bölümü gibi anlamlara gelir. İşte pabuç kelimesi ile ilgili cümleler.
– Pabuç kadar dili var, bu çocuk kimin çocuğu?
– El oğlu bu, adama pabucunu ters giydirir, tetikte olmalı insan.
– O, adama pabucunu ters giydirir.
– Bizim olayı öğrenmemizle pabucuna kum doldu, ondan biraz çekiniyor.
– Pabucuna kum dolmasın diye acele davranıyor.
– Şükür ki umûmî harp nihâyetinde bu mücerret kelimenin pabucu dama atıldı. (R. H. Karay)
– Çok dikkatli olmalıyız, biliyorsunuz pabuç pahalı.
– Baktı ki pabuç pahalı, hemen geri döndü.
– Tekāüt zamânı gelince onun da pabucu dama atılır. (M. Yesâri)
– Benimle çok uğraştı, baktı pabuç pahalı, artık yanıma yaklaşmıyor.
– O pazarcının pabuç kadar dili var, aman ondan uzak dur.
– Senin çocuk kimlerle arkadaşlık ediyor bilmiyorum, ama pabuç kadar dili var.
– Pabucunu eline vermişler, hiç konuşmadan çıktı gitti.
– Şu okul yolunda az pabuç eskitmedim.
– Senin peşinde boş yere pabuç eskitmişim.
– Onlar bir günmüş Ömer Bey, İngilizler’in pabuçları çoktan dama atıldı. (M. Ş. Esendal)
– Alenen iftira atıyorsunuz, kuru gürültüye pabuç bırakmam.
– Çıkardıkları kuru gürültülere pabuç bırakmak şöyle dursun tek başına altı yedi kişiye bile kafa tuttuğu… (Y. K. Karaosmanoğlu)
– Kuru gürültüye pabuç bırakacak bir insan değil.
– Ellerinin birinde pabuçlarını taşıyorlardı. (R. E. Ünaydın)
– Bu bayram büyük babam bana pabuç aldı.
– Altları delinmiş, kat kat pençeli pabuçlarını çıkardı, ağır ağır çıktı merdiveni. (O. Kemal)
– Türkiye, kuru gürültüye pabuç bırakmadı.
– Olur olmaz adama pabuç bırakmaz. (S. F. Fâik)
– Sınıfa yeni gelen öğrenci yüzünden pabucum dama atıldı.
– Ökçesi basık pabucunun içinde kara ve çatlak topuklu ayakları ellerinden ziyade ortadadır. (Y. K. Karaosmanoğlu)
– En güzel pabuçlarımı bayramlarda giyerim.
– Bakmış ki pabuç pahalı, yavaşça oradan sıvışmış. (B. Felek)
– Yeni bir elektrikçi aldılar, desene Murat’ın pabucu dama atıldı.
– Kuyruğunu sallaya sallaya efendisinin pabuçlarını yalayan köpeğe tabasbus pek yakışırdı. (Ö. Seyfeddin)
– Pabuçları olmadan dışarı çıkan çocuğu her yerde aradık.
– Elif gelince, bizim pabucumuz dama atıldı.
– Lonca heyetinin karârı ile pabucu dama atılan bir esnafın ise artık dükkânında ticâretine devam etmesi mümkün olmazdı. (S. Ayverdi)
– Ben öyle olur olmaz insanlara pabuç bırakmam.
– Pabuçlarımı evde unuttuğum için terliklerle geziyorum.
– Başım üzre yer ederim elime girse eğer / Yârin ayağına ol yüzünü süren pabuç (E. Nazmi)
– Abisi gelince, arkadaşlarının pabucunu dama atıldı.
– O mu? Hiç de sağlam pabuç değil.
– O sağlam pabuç değil, çıkarıp da o kadar parayı ona veremem.