Gaziantep ili, Güneydoğu Anadolu Bölgesi ile Akdeniz Bölgesi’nin komşu olduğu yörede yer alır. Kendi adıyla anılan baklava ve fıstığıyla ünlü Gaziantep Anadolu’nun güneydoğu kesimindeki en gelişmiş ilimizdir. Eskiden İpek Yolu’nun geçtiği bir yörede kurulmuş olan Gaziantep, Türkiye’nin dokuzuncu, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin ise en büyük kentidir. Deniz düzeyinden 855m yükseltideki il toprakları; kuzeyden Kahramanmaraş ve Adıyaman, doğudan Şanlıurfa, batıdan Osmaniye ve Hatay, güneyden Kilis İli ve Suriye ile çevrilidir. Gaziantep yüzölçümü 7,642 km², alan kodu 342’dir. Gaziantep nüfusu 2020 yılına göre 2.101.157’dir.
Doğuda kalan büyük kesimi Güneydoğu Anadolu, batıda kalan daha küçük kesimi Akdeniz bölgesinde bulunan Gaziantep ilinin doğal sınırlarını doğuda Fırat Irmağı, batıda da Amanos Dağları oluşturur. Türkiye-Suriye sınırının bir kesimi aynı zamanda ilin de güney sınırıdır. Bu sınırın Çobanbey ile Kargamış Demiryolu Köprüsü arasındaki bölümü Bağdat Demiryolu’nu Türkiye topraklarında bırakacak biçimde, bu demiryolu hattının hemen güneyinden geçer. Ulaşım ve iş olanaklarının 1970’lerde gelişmesinden sonra, kırsal kesimlerden ve çevre illerden gelen pek çok aile kente yerleşti. Kent bölgenin başlıca sanayi, ticaret, hizmet ve kültür merkezidir. Narlı-Kargamış Demiryolu ile E-24 Karayolu’nun geçtiği Gaziantep, güneydoğusundaki havaalanından yapılan uçak seferleriyle ülkenin öteki merkezlerine bağlanır. 19. yüzyıl sonlarında 20 kadar medrese, birçok Ermeni okulu ile bir Amerikan koleji bulunan kentte günümüzde başlıca eğitim ve kültür kurumu, 1987 yılında kurulan Gaziantep Üniversitesi’dir.
Gaziantep kenti yakınındaki en eski yerleşim yeri, Dülük köyünde bulunan Dolikhe’dir. Roma döneminde “Toroslar’ın karşısındaki Antakya” anlamında Antiochia ad Taurum olarak da adlandırılan Dolikhe, yöreye Türkmenler’in gelişine kadar önemli bir yerleşme merkeziydi. Daha sonra, bugün Gaziantep Kalesi’nin içinde bulunan ve Araplar’ın Ayntab adıyla andığı yerleşme önem kazanmaya başlayınca, Dolikhe giderek boşaldı. 19. yüzyılda Ayntap adıyla da anılmaya başlayan kente, Kurtuluş Savaşı sırasında işgale karşı direniş sürerken Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin aldığı bir kararla Gazi Ayntap adı verildi. Bu ad zamanla Gaziantep’e dönüştü.
Ortadoğu’nun en eski yerleşme alanlarından olan Gaziantep topraklarında pek çok eski uygarlığın izlerine rastlanır. Buradaki tarihsel yapı kalıntılarından en ilginç olanı, İslâhiye ilçesinin güney kesiminde yer alan Yesemek köyü yakınında geniş bir alana yayılmış durumda bulunan bitirilmemiş yüzlerce heykeldir. Bu alanın çevreye yayılmış bulunan ilkçağ yerleşim yerlerindeki istekleri karşılamak amacıyla oluşturulan bir açık hava heykel atölyesi olduğu ve daha sonra bilinmeyen bir nedenle terk edildiği sanılmaktadır.
Gaziantep Doğal Yapı
Orta yükseklikteki dağlardan, yaylalardan ve ovalardan oluşan il toprakları dalgalı bir görünümdedir. Doğuya, güneye ve batıya doğru gidildikçe yüksekliği azalan bu topraklardaki başlıca yükselti, Gaziantep kentinin kuzeybatısında 1.496 metreye ulaşan Sof (Kartal) Dağı’dır. Bu dağlık alan, ilin ortasından kuzeydoğuya doğru yayılan Gaziantep Yaylası’nı ilin en önemli tarım alanlarından biri olan İslâhiye çukurluğundan ayırır. Batıdaki Amanos Dağları ise il topraklarıyla Adana ili arasında doğal sınır oluşturur. İlin doğuya doğru alçalan kesimlerindeki başlıca düzlükler Araban, Yavuzeli ve Barak ovalarıdır. Tilbaşar Ovası ise ilin Suriye’deki düzlüklere doğru alçalan güney kesiminde yer alır.
İlin doğu kesiminden kaynaklanan sular Fırat Irmağı aracılığıyla Basra Körfezi’ne, güney kesiminden kaynaklanan sular Suriye’deki bir kapalı havzaya, batı ve güneybatı kesiminden kaynaklanarak Asi Irmağı’na katılan sular da Akdeniz’e gider. İl sınırları içindeki başlıca göl, Asi Irmağı’nın kollarından Karasu Çayı üzerinde kurulan Tahtaköprü Barajı’nın ardında suların birikmesiyle oluşan yapay göldür.
Batı kesimi Akdeniz ikliminin, güney ve doğu kesimleri ise kara ikliminin etkisinde olan Gaziantep’te bir geçiş iklimi özelliği görülür. Kışları soğuk ve yağışlı geçen ilin yazları sıcak ve kuraktır. Dağlık kesimlerinde kızıl çamlar ile az miktarda sedir, kayın ve meşeye rastlanırken güney ve doğu kesimlerde doğal bitki örtüsü bozkır (step) görünümündedir. Gaziantep Yaylası’nın fazla yüksek olmayan kesimleri ise zeytinlikler ve antepfıstığı ağaçlarıyla kaplıdır.
Gaziantep Tarihi
Gaziantep ilinin çeşitli yörelerinde yapılan araştırmalar, insanların bu topraklarda bıraktığı ilk izlerin Taş Devri’nden kalma olduğunu ortaya çıkarmıştır. Sakçagözü (Sakçagöze) bucak merkezi ile Zincirli, Gedikli, Kırışkal köyleri yakınlarında ve Tilmen Höyüğü’nde yapılan kazılarda, günümüzden 10.000-7.500 yıl önce kurulduğu sanılan yerleşim yerlerine rastlanmıştır.
Mezopotamya’yı Anadolu’ya bağlayan yolların geçtiği bu yöre Erken Tunç Çağı’ndan sonra sürekli bir yerleşim alanı haline geldi. İÖ 3000’lerde nüfusu artan yörede aralarında siyasal birlik olmayan birçok küçük kent devleti vardı. İçişlerinde bağımsız, dışişlerinde Babil’e bağlı olan bu devletler bir Babil elçisi bulundurmak zorundaydılar. Daha sonra Hititler’in, ardından Hurri-Mitanni Devleti’nin ve Mısırlılar’ın eline geçen bu kentler İÖ 14. yüzyılda yeniden Hitit egemenliğine girdi. İÖ 12. yüzyılda Hititler’in yıkılmasından sonra Güney Anadolu’da Geç Hitit Prenslikleri adı verilen birtakım kent devletleri kuruldu. Bunlardan Sam’al (Zincirli), Sakçagözü ve Karkamış bugünkü Gaziantep il sınırları içinde yer almaktaydı. İÖ 8. yüzyılda yöreyi işgal eden ve Sam’al ile Karkamış’a kendi halkını yerleştiren Asurlular buradaki Hititler’i Asur’a sürdü. İÖ 6. yüzyılda Persler’e bağlanan bu topraklar daha sonra Makedonya, Selevkos ve Kommagene krallıklarının eline geçti. İÖ 1. yüzyılda Roma yönetimine giren yöredeki Rumkale, Hz İsa’nın havarilerinden Aziz Yuhanna’nın yerleşerek Hıristiyanlık’ı yaymak için çalışmalarını yürüttüğü bir merkezdi. Bizans döneminde Sasaniler, Araplar ve Bizans arasında el değiştiren yöreye 11. yüzyılda, Malazgirt Savaşı’ndan (1071) önce Türkmenler yerleşmeye başladı. Daha sonra Anadolu Selçukluları, Eyyubiler, İlhanlılar, Memlûklar ve Dulkadıroğulları yönetimlerinde kalan yöre, Yavuz Sultan Selim’in 1517’de Memlûk Devleti’ni ortadan kaldırmasıyla Osmanlı topraklarına katıldı.
I. Dünya Savaşı’ndan sonra İngiliz, ardından Fransız işgaline uğrayan il topraklarında Kurtuluş Savaşı’mızın en yiğit ve destansı direnişi gerçekleştirildi. İngilizler 6 Aralık 1918’de Kilis’i, 17 Aralık’ta ise, o zamanki adıyla, Antep’i işgal ettiler. Bir olupbittiyle gerçekleşen bu işgal bir yıl sürdü. İngilizler ile anlaşan Fransızlar 29 Ekim 1919 yılında Kilis’e, 5 Kasım’da da Antep’e girdiler. Yöre halkı işgalci güçleri tepkiyle karşıladı. Artan baskılar ve onur kırıcı hareketler karşısında halk direniş için örgütlenmeye başladı. Hemen hemen her köy ve semtte bir direniş birimi kuruldu. Ocak 1920 yılında direnişçiler Antep Kuvayı Milliye’sinin çağrısıyla işgalcilerin yiyecek ve cephane konvoylarına baskınlar düzenlemeye başladı. Antepliler direnişi kırmak üzere harekete geçen üstün Fransız kuvvetlerinin kuşatmasına karşı kentlerini sokak sokak, ev ev savaşarak 10 ay savundular. Türkiye Büyük Millet Meclisi 10 ay boyunca Fransızlar’a karşı salt kendi olanaklanyla direnen Antep’e 6 Şubat 1921 yılında “Gazi” unvanını verdi. Gaziantep 1924 yılında il yapıldı.
Gaziantep Üniversitesi hakkında bilgi
Gazi nedir kime denir
Gazi ile ilgili cümleler