24 Kasım 1928, Türkiye Cumhuriyeti devletininin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün “Millet Mektepleri”nin Başöğretmenliği’ni kabul ettiği gündür. Türkiye’de her yıl 24 Kasım Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır. Atatürk’ün 100. doğum yıl dönümü olan 1981 yılında onun “başöğretmen” oluşunun yıldönümlerinde ülke çapında Öğretmenler Günü kutlanmasına karar verildi. Öğretmenler Günü ile ilgili kutlamalar, 26 Kasım 1992’de Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Öğretmenler Günü Kutlama Yönetmeliği çerçevesinde gerçekleşir. İşte Öğretmenler günü ile ilgili şiirler.
En Güzel Öğretmenler günü şiirleri
SEVGİLİ ÖĞRETMENİM
Sevgili öğretmenim,
İnan sen bir ışıksın.
Yanarsın gece gündüz.
Aydınlatırsın bizi.
Doğruyu, güzeli,
Bize sen öğretirsin.
Vatanıma sevgiyi,
Kalbimize sen korsun.
Çevreni aydınlatır,
Bir mum gibi erirsin.
Anne – baba gibisin,
Bizi, bağrına hep basarsın.
Fethi BOLAYIR
Işık Dalı
Ellerin vardır öğretmenim,
Memleketin alın yazısını yazar.
Dağıtır kopkoyu karanlıkları,
Ellerin yüreklerimizde bahar.
Gözlerin vardır öğretmenim,
İleri ve aydın ufuklara bakan gözlerin,
Boğar ışığını yobazlıkların,
Mutlu yarınlar, muştular,
Sıcak ve derin.
Yüreğin vardır öğrtemenim,
İçinde ne kötülük, ne karanlık, ne de kin.
Sevgiyle, iyilikle, bilimle dolu,
Hep vatan için çarpan yüreğin.
İlhan Geçer
Türk Öğretmenine
Bazen ölüler yurdu korur,bazı da sağlar;
Göz nuru karışmazsa şahadet kanı ağlar,
Yoksulluğun ufkunda erirken bile mağrur,
Sensin o hazin nûr,O derin Nûr,O büyük nûr,
Hoşnutsun ,eğilmiş okuyorsun ,yazıyorsun;
Ey terli alın,ey Güneşin öptüğü insan.
Şöhret aramaz,şân aramaz,nâm aramazsın;
Cemiyetin omzunda da yokmuş kadar azsın;
İlmin sesi haykırmaz:İlim şarlatan olmaz.
Sessiz de seven yoksa vatanlar vatan olmaz.
Sen yurdunu,haykırmayarak gizli seversin,
Kalmışsa eğer,ömrümü Tanrı’m sana versin
Mithat Cemal Kuntay
ÖĞRETMENİM
Öğretmenim,
Canım benim!
Seni ben pek
Çok severim.
Sen bir ana,
Sen bir baba,
Her şey oldun
Artık bana
Gözüm sende,
Gönlüm sende.
Okut, eğit
Beni sen de
Okut, öğret
Ve nihayet
Yurda yarar
Bir insan et!
Rakım ÇALAPALA
Biricik Öğretmenim
Öpmek istiyorum hep o şefkatli elleri.
Yerimde sayıyordum alıp geçtin ileri.
Bana hep sen öğrettin o güzel bilgileri.
Benim bilgi kaynağım, sevgili öğretmenim.
Hep okulda geçirsem günleri, geceleri,
Daha erken öğrensem harfleri, heceleri.
Sende saklı bulunan o güzel bilgileri,
Ben de almak isterim biricik öğretmenim.
İstemez oldum artık vefasız geceleri.
Hep sınıfımda olsam, okusam heceleri.
Atamın önerdiği olmam istenen yeri,
Bana sen hazırladın biricik öğretmenim.
Hakkı ÇEBİ
Öğretmenin Seslenişi
İnançlarınız üzerine kurulu kâinatınız,
Sevgilerinizde ana kokusu…
Katı fırtınalara açık tüm varlığımız,
Yargılarınızca yürür su,
Size sesleniyorum genişliğimce!
Her birinizde bir parçam ışır.
Alın bütün gücümü, sarının çocuklarım!
Varlığıma aydınlığınız karışır
Sizin yanınızdayım başınız ağrısa,
Gülseniz kıvancım dağlara denk;
Hele memleket hizmetindeyse çabanız
Denizler doldurur içimdeki zevk.
Ellerimi koymuşum dik omzunuza;
Bütün yankısını paylaşmışım saadetinizin.
Sizinle ölmüşüm, sizinle yaşamışım
Kurduğum tek dünyasında evinizin.
Bozmayın o duru vurgunluğunuzu beyaza!
Her gecenin ardında açan bir sabah vardır.
Yalınsa bile tüm varlığınız katı karanlıklarda,
Aramızda bölünmez aşk Atatürk”lü vatandır.
(Adnan Ardağı /Öğretmenin Dünyası, Balıkesir 1957)
Ziller Çalacak
Zil çalacak… Sizler derslere gireceksiniz bir bir.
Zil çalacak, ziller çalacak benimçin,
Duyacağım, evlerden, kırlardan, denizlerden;
Tâ içimden birisi gidecek ardınızdan uça ese…
Ama ben, ben artık gidemeyeceğim.
Zil çalacak… Siz geminize, treninize gireceksiniz bir bir.
Zil çalacak, ziller çalacak benimçin,
Duyacağım, iskelelerden, istasyonlardan bütün;
Tâ içimden birisi koşacak ardınızdan…
Ama ben, ben artık gelemeyeceğim.
Sonra bir gün zil çalacak yine,
Hiç kimseler, kimsecikler duymayacak…
Ne sınıflar, ne iskeleler, ne istasyonlar, ne siz…
Tâ içimden birisi kalacak oralarda…
Ben gideceğim.
Zeki Ömer Defne
Öğretmenin Adı
Ahdettim, yemin ettim dönmeyeceğim geri;
Gidiyorum yurdumun çok uzak diyarına.
Cehalet cinlerinin cirit oynayan yeri;
Şimdi beni bekliyor, bakıyor yollarıma.
Varacağım köyüme ziyamı saçmak için;
Bıkmadan, usanmadan bilgiyi yayacağım.
“Başı boş dolaşmalar, bu işsizlikler niçin,
Niçin çalışmıyoruz?” diye anlatacağım.
Okulumu açarak talebelerim ile;
Bol irfan vereceğim, ilme susamışlara.
Ama yılmayacağım, dökülsem de n”olacak?
Yılmazlardan ide var, bu yurt için başımda.
Bilgiyi kafalara perçinleyebilirsem;
Gelecek günlerimi mutlu görebilirim.
Yurdun evlâtlarını tüm okumuş görürsem,
İşte ruhum, o zaman rahat ölebilirim…
Mehmet Aydın
Ellerinden Öperim Öğretmenim
Ellerinden öperim öğretmenim
Binlerce öğrencinden biriyim ben
Anne oldun baba oldun bana
Okudum yazdım çok şey öğrendim
Borcumu ödeyemem sana.
Ellerinden öperim öğretmenim
Tebeşir tutan, kalem tutan ellerinden
Ellerin öyle güzel ellerin, öyle sıcak
Ya gözlerin öğretmenim ışıl-ışıl
Sevgi dağıtırdın kucak-kucak.
Ellerinden öperim öğretmenim
Benim için en büyük gurursun sen
Bir söz duysam iyiye güzele dair
Kalbimde vurursun sen.
Ellerinden öperim öğretmenim
“Daha dün annemizin kollarında yaşarken
Çiçekli bahçemizin yollarında koşarken…”
Sen BAYRAK önünde topladın dizi-dizi
ATATÜRK yolunda yetiştirdin bizi.
Ellerinden öperim öğretmenim
Boşa gitmedi emeğin
Kimimiz doktor olduk savaştık hastalıkla
Asker oldu kimimiz canı Vatana feda
Kimimiz mühendis oldu yol yaptı baraj yaptı
İşçi olduk memur olduk emek verdik topluma
Öğretmen oldu kimimiz karanlığı aydınlattı.
Ellerinden Öperim Öğretmenim
Huzurlu ol düşünme bizi
ATATÜRK yolunda dimdik ayaktayız
Sesimiz daha gür yolumuz daha aydınlık
Özgür esen rüzgarda dalgalanan al Bayraktayız.
Sevgili öğretmenim
Senin için yazdım bu şiiri
Binlerce öğrencinden biri benim
Mübarek ellerinden öperim.
Özkan GÖNLÜM
Ben Bir Öğretmenim
Ben bir öğretmenim
Okulların birinde
Duymayı, düşünmeyi öğretirim.
Derslerimde…
Bir söz yağmurudur, ders dediğin de,
İnsan göklerinden, rahmet yerine,
Kitaplar dolusu yağar da yağar…
Benim çocuklarım bu bahçelerde,
Bu yağmur altında ıslanmadalar.
Bir yağmur sonrası gelin seyredin,
Her taraf tepeden tırnağa bahar…
Bulutsuz masmavi dünyalarına,
Sevginin, sevincin güneşi doğar.
Böyle çocuklarla dolar her yanım,
Çocuklar kardeşim,
Çocuklar arkadaşım,
Canım?
Onlarda toplanmıştır
Geçip giden zamanım,
Bir parıltı görsem gözlerinde,
Bilgiden, anlayıştan yana,
Bir hal olur bana…
Zannedersiniz ki,
Dünyalar benim?
Çocuklar, kitaplar, yazı tahtası
Enine boyuna bütün zamanlar,
Dört duvar arası bir dershanede,
Her dinden her dilden gelmiş insanlar.
Bizimle konuşur hayal ederler,
Bağlanırız kalırız kendilerine.
Hikaye anlatır, şiir söylerler,
Mutluluk üstüne, ümit üstüne?
M.Gündüz GÖKTÜRK
Öğretmen Olmak İstiyorum
Ben, öğretmen olmak istiyorum,
Ben, şairimin mısralarında dil
Genç kızımın gergefinde nakış nakış gül,
Aşığımın sazında tel
Öpülesi bir el olmak istiyorum.
Ben, öğretmen olmak istiyorum
Ben çaresizliğin filizlendiği yerde ümit,
Korkunun mayalandığı yerde yürek,
Güçsüzlüğün güçlendiği yerde bilek olmak istiyorum.
Ben öğretmen olmak istiyorum
Şu öksüz yavruya sımsıcak kucak,
Şu yetim çocuğa yanan bir ocak,
Çorak topraklara yağan yağmur,
Azgın sulara, bend,
Mehmed’imin elinde çağlar açan kılıç,
Ben ana, ben baba, ben Fatih, ben İbni Sina,
Ben Mimar Sinan olmak istiyorum.
Ben öğretmen olmak istiyorum*
Ben ressamımın elinde fırça, tualinde renk
Bestekarımın en içli şarkısında nağme,
Hattatımın, nakkaşımın elinde kalem;
Ben Hoca Ali Rıza,
Ben Itri, Leyla Hanım,
Ben öğretmen olmak istiyorum
Ben zehirli mantarların,
Deve dikenlerinin,
Ayrık otlarının boy attığı verimsiz bir toprak değil,
Ben,
Kırlarda elvan elvan çiçeklerin açtığı,
Dağlarında hür kuşların uçtuğu,
Pınarlarından susayanın içtiği,
Yollarından yiğitlerin geçtiği
Çiftçisinin başak, başak kardeşliği biçtiği
Bir vatan olmak istiyorum;
Ben, öğretmen olmak istiyorum
Ben Hakk’a yönelen alınlarda nur,
Vatan topraklarını çevreleyen sur,
Mehmetçiğin göğsünde “iman”
Gençliğimin damarlarında “asil kan”
Zulme eğilmeyen baş,
Ben vatan için ağlayan gözlerde yaş,
Barışta güvercin, savaşta kartal olmak istiyorum;
Ben, öğretmen olmak istiyorum.