TAHRîM SÛRESİ: Medinede inmiş olup 12 ayettir. Adını sûrenin baş kısmındaki konudan almıştır. İslam devletinin imkânlarının artmasıyla müslümanların hayat şartları nisbeten iyileşip ezvac-ı tahirat da daha iyi şartlar isteyince Hz. Peygamber onlara ders vermek üzere îla yapıp bir ay onlara yaklaşmadı. Sûrenin ikinci kısmı, hak yolu tutanların muvaffak olacaklarını bildirir, iyi ve kötü ailelere tarihten misal getirilir.
Bismillahirrahmanirrahim.
1 – Ey Peygamber! Niçin eşlerini memnun etmek için sen kendini sıkıntıya sokup Allahın sana helal kıldığı şeyleri nefsine âdeta haram kılıyor, kendini onlardan mahrum bırakıyorsun? Bilirsin ki Allah Gafûrdur, Rahimdir. (Senin bu zelleni de bağışlar. Sana olan bu tarizi, senin yüce makamını titizlikle korumasındandır.) Bu ayet-i kerimede geçen haram kılmadan ne kastedildiği, sözlü bir yemin mi yoksa sadece fiili bir geri durma mı sözkonusu olduğu hakkında geniş bilgi tefsirlerde yer alır. Ayrıca Peygamberimizin verdiği sır ne idi? 3. ayette “sır olarak bir söz (hadîsen)” buyurulmasından burada, yapılan bir işten ziyade, Hz. Peygamberin bir hanımına verdiği bir sırrın konu teşkil ettiği anlaşılmaktadır. Fakat ne o hanımın isminin açıklanmasına, ne de bu sözün ne olduğunun bildirilmesine bir sebep olmadığı için, Allah Teala bunu bildirmemiş, böylece bir nevi aile sırlarını bilenlerin de onları yaymalarının doğru olmadığını hatırlatmıştır. (Buna rağmen tefsirlerde, bu söz hakkında üç rivayet vardır: İlgili hanımın Hz. Hafsa olduğu hakkında, ittifak edilmiştir.) 1-Peygamberin bal şerbeti içmemeye yemin etmesi. 2-Zayıf senedli bir rivayet olarak Mariye’ye yaklaşmayacağına dair yemini. 3-Hilafetin Hz. Ebu Bekir, sonra da Hz. Ömere geçeceğine dair verdiği sır. Fakat asıl nüzül sebebi, Peygamberimizin, hanımlarına daha bir keyfiyet kazandırmak gayesiyle îla yaparak bir ay süre ile uzlete çekilmesidir.
2 – Allah gerektiğinde yeminlerinizi çözmek için keffaret yolunu göstermiştir. Allah sizin yardımcınızdır, sahibinizdir. O her şeyi mükemmelen bilen, tam hüküm ve hikmet sahibidir.
3 – Hani bir ara Peygamber, eşlerinden birine sır olarak bir söz söylemişti. Fakat o bunu kumalarından birine haber verince, Allah da bu durumu Peygam-berine bildirdi. Peygamber de eşine o söylediğinin bir kısmını söyleyip, bir kısmından ise vazgeçmişti. Pey-gamber, o eşine bu sûretle anlatınca o hayret ederek: “Bunu sana kim bildirdi? dedi. Peygamber de: “Her şeyi bilen, herşeyden haberdar olan Allah, bana haber verdi.” diye cevap verdi.
4 – Şimdi ikiniz de ey Peygamber eşleri, eğer kalblerinizin matlup olan durumdan kayması sebebiyle Allaha tevbe ederseniz ne âla! Yok eğer hislerinize mağlub olup Peygambere karşı birbirinize arka çıkarsanız bilin ki Allah da Onun yardımcısıdır. Cebrail de, salih müminler ve melâikeler de ayrıca onun yardımcılarıdır.
5 – Eğer o sizi boşayacak olursa belki de Rabbi ona sizden daha hayırlı, Allaha teslimiyet gösteren, mümin, gönülden itaat eden, tövbe eden, ibadete düşkün, oruca düşkün dul veya bâkireler olarak başka eşler nasib eder.
6 – Ey iman edenler! Kendilerinizi ve ailenizi yakıtı insanlarla taşlar olan o müthiş ateşten koruyun. Onun başında kaba yapılı, sert ve şiddetli melekler olup onlar asla Allaha isyan etmez ve kendilerine verilen bütün emirleri tam yerine getirirler.
7 – Ey kâfirler! Siz ise bugün boşuna mazeret ileri sürmeyin. Siz ne yaptıysanız onun cezasını çekeceksiniz.
8 – Ey iman edenler! Samimi ve kesin bir dönüşle Allaha tevbe ediniz. Böyle yaparsanız Rabbinizin sizin günahlarınızı affedeceğini, sizi içinden ırmaklar akan cennetlere yerleştireceğini umabilirsiniz. O gün Allah, Peygamberini ve onun beraberindeki müminleri utandırmaz. Onların nûru, önlerinden ve sağ tarafların-dan sür’atle ilerler. Şöyle derler onlar: “Ey Kerim Rabbimiz, nûrumuzu daha da artır, tamamına erdir, kusurlarımızı affet, çünkü Sen herşeye Kadirsin.” Hz. Ali (r.a) bedevinin birinin istiğfar kelimelerini çabuk çabuk tekrarladığını işitince “Bu sahte bir tövbe!” dedi. Bedevi “Peki sahih tevbe nasıl olur?” deyince: “Tövbenin sahih olması için şu 6 şart vardır: a-Yaptığına pişman olman. b-Gaflet ettiğin farzları yerine getirmen. c-Gasbettiğin hak varsa onu yerine getirmen. d-Eziyet ettiğin kimselerden özür dilemen. e-İşlediğin günahı tekrar işlememeye azmetmen. f-Günahtan zevk aldığın gibi Allaha itaat ederken de zevk alman.
9 – Ey Peygamber! Kâfirlerle ve münafıklarla mü-cahede et ve onlara sert davran. Onların varacağı yer cehennemdir. Gidilecek yer olarak ne fena yerdir orası!
10 – Allah, kâfirlere Nûhun eşi ile Lûtun eşini misal getirir. Her ikisi de iki iyi kulumuzun mahremi idiler. Ama inkâr tarafına giderek o nebi eşlerine hıyanet ettiler, kocaları da Allahtan gelen cezadan eşlerini asla kurtaramadılar. Onlara (ölürken veya kıyamet günü): “Haydi, cehenneme girenlerle beraber siz de girin!” denilir. Buradaki ihanet zina manasına değildir. Bundan maksat onların eşleri olan Hz. Nuh ve Hz. Lut (a.s) a karşı onların düşmanlarıyla işbirliği yapmış olmalarıdır. İbn Abbas (r.a), hiç bir peygamber eşinin zinâ yapmadığını bildirir.
11 – İman edenlere ise Allah, Firavunun eşini misal getirir. O vakit o hatun şöyle niyaz etmişti: “Ya Rabbi! Sen kendi nezdinde, cennette benim için bir konak yaptır, beni Firavundan ve onun kötü işinden kurtar, beni bu zalimler gürûhundan halas eyle!”
12 – Bir de İmranın kızı Meryemi misal getirir. Meryem, iffet ve namusunu korudu. Biz ona Ruhumuzdan üfledik. O da Rabbisinin kelimelerini ve kitaplarını tasdik etti ve gönülden itaat edenlerden oldu. [4,156] Hz. İsa (a.s) ın babasız dünyaya gelme mûcizesini kabul etmeyip onun gayrı meşrû bir ilişki neticesinde doğduğu iftirasını atan yahudilere reddiyedir. Bu sûrede ilâhi adaletin her insan hakkında lehte de aleyh-te de verdiği hükmün şahsî olduğu vurgulanır. En faziletli bir zata yakınlığın kâfire faydası olmadığı gibi, en zalim birine yakınlığı da mümine zarar vermez. Hz. Nuh ile Hz. Lutun eşleri iman etselerdi, ezvac-ı tahirat gibi müminlerin anneleri derecesine yükseleceklerdi, fakat iman etmediklerinden Peygamber hanımı olmalarına rağmen cehennemlik oldular. Buna mukabil Allahın en şedit düşmanlarından Firavunun hanımı, cennet hanımlarının yüksek mertebesine çıkanlardan olmuştur. Üçüncü örnek Hz. Meryem olup, dünyada hiçbir iffetli kızın geçirmediği bir imtihana tabi tutulmuş, ama cennet hanımlarının en üstünü olmakla ödüllendirilmiştir.