TEGABUN SÛRESİ: Medinede inmiş olup 18 ayettir. Adını 9. ayette geçen yevmu’t-tegabün’den almıştır. Bu da, kusur işleyen insanın günahlarının farkına varıp dünyada iken aldandığını kabul ettiği gün olan Büyük Duruşmanın olduğu kıyametin vasıflarından biridir. Sûre Medinede gelmekle birlikte Mekkî sûrelerin galip vasfı olan Allaha iman, ihlas, zühd, kanaat ve ahiret mutluluğu için çalışma konularını ele alır. Kâinatın sahipsiz olmadığını, her şey gibi insanın da yaratılışının gayesi olduğunu, dolayısıyla insanın iradesini iyi kullanması gerektiğini bildirir.
Bismillahirrahmanirrahim.
1 – Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allahı tesbih ve tenzih eder. Hakimiyet Onundur. Bütün hamdler ve övgüler Ona mahsustur. O her şeye kadirdir.
2 – Sizin hepinizi yaratan Odur. Öyle iken artık kiminiz kâfirdir, kiminiz mü’min. Allah yaptığınız her şeyi görür.
3 – Allah, gökleri ve yeri gerçek bir maksatla, hikmetle yarattı. Sizi tasvir edip yarattı, hem de güzel güzel sûretler verdi. Dönüşünüz de Ona olacaktır. [82,6-8; 40,64]
4 – Göklerde ve yerde olan her şeyi bilir. Gizlediğiniz ve açıkladığınız her şeyi de bilir. O sinelerin özünü, gönüllerin ta künhünü de bilir.
5 – Daha önceki inkârcıların başlarına gelen olaylardan haberiniz olmadı mı? Onlar yaptıkları işlerin cezasını dünyada çektiler, ahirette de onlara gayet acı bir azap vardır.
6 – Böyle oldu… Çünkü peygamberleri onlara açık açık delillerle geldiler. Fakat bunlar: “Bizim gibi bir beşer mi bize yol gösterecekmiş?” dediler. Onların nübüvvetlerini inkâr edip, sırt çevirdiler, Allah da müstağni olduğunu açıkladı. Gerçekten Allah Ganidir, Hamiddir: Hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, bütün övgüler Ona aittir.
7 – Kâfirler öldükten sonra diriltilmeyeceklerini iddia ettiler. De ki: “Hayır! Rabbim hakkı için, elbette diriltileceksiniz, yaptıklarınız size tek tek bildirilecek ve karşılığı verilecektir. Bu, Allaha göre pek kolaydır.”
8 – O halde Allaha, Resûlüne ve ona indirdiğimiz nûra, Kur’ana iman edin. Allah yaptığınız her şeyden haberdardır.
9 – Gün gelir, Allah hepinizi en büyük toplantı günü olan mahşerde bir araya getirir. İşte o gün aldanma günüdür. Kim Allaha iman eder, makbul ve güzel işler yaparsa, Allah onun fenalıklarını, günahlarını siler ve zemininden ırmaklar akan cennetlere, hem de devamlı kalmak üzere yerleştirir. İşte en büyük başarı, en büyük mutluluk budur. Allaha iman etmek, sadece Onun varlığına inanmaktan ibaret olmayıp Onun Kitabı ve Elçisi vasıtasıyla bildirdiği kemal sıfatlarına inanmakla kâmil olur. Keza güzel işlerin de ölçüsü, Allahın nezdinde güzel sayıl-masıdır.
10 – Dini inkâr edip ayetlerimizi yalan sayanlar ise, onlar da, devamlı kalmak üzere cehennemliktirler. Gidilecek ne fena yerdir orası!
11 – Allahın izni olmaksızın hiçbir musibet başa gelmez. Kim Allahı tasdik ederse, Allah onun kalbini hakka ve doğruya açar. Allah her şeyi hakkiyle bilir. [57,22]
12 – Allaha itaat edin. Resûlüne itaat edin. Eğer yüz çevirirseniz bilin ki Elçimizin görevi sadece açık bir tebliğden ibarettir.
13 – Allahdır gerçek ilah. Ondan başka yoktur ilah. Müminler yalnız Allaha dayanıp güvenmelidirler.
14 – Ey iman edenler! Eşlerinizden ve evlatlarınızdan size düşman olanlar da çıkabilir. Böyle olanlara karşı dikkatli olun. Bununla beraber müsamaha eder, kusurlarına bakmaz, affederseniz bu da sizin için bir fazilettir. Çünkü Allah da Gafûrdur, Rahimdir: Affı ve ihsanı boldur. Siz kusurları bağışlarsanız O da size öyle muamele eder. [63,9; 8,28]10 – Dini inkâr edip ayetlerimizi yalan sayanlar ise, onlar da, devamlı kalmak üzere cehennemliktirler. Gidilecek ne fena yerdir orası! Erkek veya kadın bir müminin, ailesini, eş veya çocuklarını sevmesi, bazan dininin gereklerine aykırı davranmaya götürebilir. Ölçü, Allah Tealanın ölçüsü ile ölçmektir. Allahın merhamet ve şefkatinden daha ileri bir şefkat genellikle tersine bir sonuç doğurur. Şu halde müminlere gereken, bizleri yaratan Rabb Tealanın helal ve haram ölçülerini gözetmektir.
15 – Mallarınız, evlatlarınız, sizin için sadece bir imtihandır. Asıl büyük mükâfat ve mutluluk ise Allah nezdindedir. [8,28; 3,14]
16 – Onun için gücünüz yettiğince Allaha karşı gelmekten, haramlara girmekten sakının, hakkı dinleyip, itaat edin ve kendi iyiliğinize olarak hayır yolunda mal harcayın. Kim nefsinin hırsından ve cimriliğinden kendini kurtarabilirse asıl felaha erenler işte onlardır. [59,9] Bu konuda Kur’anda üç ayet vardır: 1-Bir ayette: “Allaha karşı gelmekten nasıl sakınmak gerekirse öyle sakının [3,102] buyurulur. 2-Bir başka ayette de “Allah hiç kimseye takatini aşan yük yüklemez” buyurulur [2,286]. Birinci ayetin mümin için ulaşmayı ideal edineceği bir ölçü verdiği anlaşılır. İkinci ayette, ilke olarak, herkesin gücü nisbetinde sorumlu olacağı bildirilir. Üçüncü ayette yani bu ayette ise, her mümine uygulamada, elinden geldiği nisbette Allahın emirlerine uyup günahlarından sakınması emredilmektedir.
17 – Eğer Allaha ödünç verirseniz O sizin için, onun kârını kat kat artırarak verir, hem de sizin günahlarınızı bağışlar. Çünkü Allah Şekûr’dur: Halimdir: küçük iyiliklerden ötürü bile büyük mükâfat verir, müsamahakârdır, cezalandırmada acele etmez.
18 – Görünmeyen ve görünen her şeyi bilir. O üstün kudret, tam hüküm ve hikmet sahibidir.