MÜNAFİKUN SÛRESİ: Medinede inmiş olup 11 ayettir. Sûre adını konusundan almıştır. Münafıkların iki yüzlülükleri, içlerinden müminlerin felâketlerini istedikleri halde onların yüzlerine gülmelerini bildirip müminleri uyarır. Dünyanın geçici zevklerine bağlanmamaları için öğüt verilerek, müminlere münafıklık tehlikesinden kurtuluş yolu gösterilir. Bu sûre Beni Mustalık gazvesinin hemen peşinden, hicrî 5. yılda indirilmiştir.
Bismillahirrahmanirrahim.
1 – Münafıklar sana geldiklerinde: “Biz, senin Allahın Resûlü olduğuna şahitlik ederiz.” derler. Allah da senin Kendisinin elçisi olduğunu elbet bilir. Bununla beraber, Allah, onların bunu söylerken yalan söylediklerine, samimi olmadıklarına şahitlik eder.
2 – Onlar yeminlerini kalkan olarak kullanıp insanları Allahın yolundan uzaklaştırırlar. Yaptıkları bu iş ne kötü bir iştir!
3 – Çünkü onlar önce inandıklarını iddia ettiler, sonra inkâra gittiler. Bu sebeple kalbleri mühürlendi. Artık onlar hakkı anlamazlar.
4 – Onları gördüğünde kalıpları kıyafetleri senin hoşuna gider, beğenirsin onları. Konuştuklarında sözle-rine kulak verirsin. Gerçekte ise onlar, âdeta koltuklarına dayanan, içi boş, ruhsuz kütüklere benzerler. İçleri boş, ödlek olduklarından çıkan her sesten pirelenir, her yeni haberi kendi aleyhlerinde sanırlar. Onlar düşmandır, sakının onlardan. Allah belalarını versin onların! Nasıl da Hakka hakikate sırtlarını dönüyorlar. [9,30; 33,19] Onlar hakkında “Allah belalarını versin!” ifadesi beddua olmayıp, onların cezaya müstahak olduklarının Allah tarafından bildirilmesidir.
5 – Onlara: “Gelin, Resûlullahın huzuruna varın, sizin için dua etsin, Allahdan size af dilesin.” denildiğinde açıktan bir şey söyleyemediklerinden, kibirlerinden ötürü başlarını sağa sola büker, içten içe homurdanırlar ve onların kibirli bir şekilde tevbeye yanaşmayıp yan çizdiklerini görürsün.
6 – Ha mağfiret diledin, ha dilemedin, onlara göre birdir. Elbette Allah, fasıklığı tabiat haline getirenleri zorla hidayete erdirmez. [9,80] Hidayet istemeyen, doğru yola davet edildiğinde kibirlenerek reddeden kimseye ısrarda bulunmak Allahın âdeti değildir.
7 – Onlar: “Resûlullahın etrafındaki fakirlere infak etmeyin, destek olmayın ki dağılsınlar” diyen bedbahtlardır. Halbuki göklerin ve yerin bütün hazineleri Allahındır, lakin münafıklar bilmezler, anlamazlar. Münâfıkların önderi Abdullah İbn Ubeyy idi. Peygamberimizin hicretinden önceki liderlik konumu sarsıldığı için, ömrünün sonuna kadar onu çekemedi. Her fırsatta Medineli hemşehrilerini, yabancı durumda olan muhacirler aleyhine kışkırtmaya çalıştı. Dünyevi şartlarda, her iki tarafı da tahrik edip çarpıştırmak pek kolaydı. Zaman zaman kritik, gergin anlar yaşandı, fakat Allah müminleri korudu. Peygamber Efendimizin rehberliği, Ensar ve Muhacirlerin basiretleri muhtemel olayları önledi. Hicretin 5. yılında gerçekleşen Benî Mustalık seferinde, suyu daha önce alma meselesinden dolayı Mekkeli Cehcah ile, Medineli Sinan arasında kavga çıkınca her biri kendi hemşehrilerini yardıma çağırdı. İbn Ubeyy olayı fırsat bilerek, “Besle kargayı oysun gözünü!” kabilinden sözler söyleyerek muhacirler aleyhinde kışkırtmaya başladı. Bunları işiten pek genç yaştaki Zeyd İbn Erkam (r.a) derhal durumu Hz. Peygamber (a.s) a iletti. Huzura çağırılan İbn Ubeyy inkâr etti. Zeyd zor duruma düştü. Vahyin gelişi ile durum kesinleşti. İbn Ubeyy, Efendimizin huzuruna varıp özür dilemeyi ve Allaha istiğfar etmeyi gururuna yediremedi.
8 – Hem derler ki: “Medineye bir dönelim; göreceksiniz aziz olan, zelil olanı oradan dışarı atacaktır. Heyhat! İzzet, Allahın, Resûlünün ve müminlerindir. Ne var ki münafıklar bunu bilmezler. Münafıklar akılları sıra Medinelilere dayandıkların-dan kendilerini güçlü, Mekkelileri sığıntı sandıklarından onları Medine’den çıkartıp İslamı zayıflatma hülyaları kuruyorlardı.
9 – Ey iman edenler! ne mallarınız, ne evlatlarınız sizi Allahı zikretmekten alıkoymasın! Bilin ki böyle yapanlar, en büyük kayba uğrarlar.
10-11 – Sizden her hangi birinize ölüm gelip çatmadan önce, size nasib ettiğimiz imkânlardan Allah yolunda harcayın! Ölüm gelip çatınca: “Ya Rabbi, az mühlet ver bana, bak nasıl hayırlar yapacağım, tam takva ehlinden olacağım!” diyecek olsa da, Allah vâdesi gelen hiçbir kimseyi ertelemez. Allah yaptığınız her şeyden haberdardır. [14,44; 23,99-100]