CUMA SÛRESİ: Medinede inmiş olup 11 ayettir. Adını Cuma namazını farz kılan 9. ayetten almıştır. Son Peygambe-rin evrensel risaletinin insanları arındırması, Yahudilerin kendilerini üstün görüp dine de bu anlayışı hakim kılmalarının zararı bildirilir ve İslamın hem dünyayı, hem ahireti, hem de bütün insanlığı kucaklayan ibadet telakkisine işaret edilir.
Bismillahirrahmanirrahim.
1 – Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Melik (kâinatın gerçek Hükümdarı), Kuddüs (çok yüce, her noksandan münezzeh) Aziz ve Hakim olan Allahı tesbih ve tenzih eder.
2 – O, Ümmiler arasından, kendilerinden olan bir Resûl gönderdi. Bu Resûl onlara Allahın ayetlerini okur, onları inançlarına ve davranışlarına bulaşmış kirlerden arındırır, onlara Kitabı ve hikmeti öğretir. Halbuki daha önce belli ve kesin bir sapıklık içinde idiler. Ümmi kelimesi burada Yahudi geleneğinde ifade ettiği anlamda olup Cenab-ı Hak yahudileri üstükapalı bir şekilde kınamaktadır: “Ey Yahudiler, siz araplara aşağılamak kasdiyle ümmi diyorsunuz. Fakat, Allah risaletini, onların arasından seçtiği birine verdi.” Ümmi tabiri ayrıca şu anlamlara gelebilir: Ehl-i Kitap olmayan (3,20); Kitaplarının cahili olan (2,78); Yahudi olmayan (3,75). İbranice aslında Goyim (Batı dillerinde gentiles) Yahudi olmayanlar hakkında kullanılıp bunlara hiç değer verilmez. Türkçe Tevrat çevirilerinde “milletler” denir. Ayrıca Yahudilerin şu gerçeği anlamaları ima ediliyor: “Siz arapların Cahiliye dönemlerini iyi bilirsiniz. Peygamberin önderliğinde onların nasıl bir nitelik kazandıklarını da görüyorsunuz. Bunun ancak ilâhi bir kaynaktan olduğunu anlamanız gerekmez mi?”
3 – Bu Resûl, henüz kendilerine katılmamış bulunan diğer insanlara da gönderilmiştir. O gerçekten Azizdir, Hakimdir. [17,44; 3,20; 43,44; 26,214; 7,158; 6,19]
4 – Bu, Allahın lütfu olup onu dilediğine verir. Allah büyük lütuf ve ihsan sahibidir.
5 – Tevratın mesajını ulaştırma ve onu uygulama yükümlülüğünü kabul ettikleri halde, sonra bu yükümlülüğü yerine getirmeyenler, tıpkı ciltlerle kitap taşıyan merkebe benzer. Allahın ayetlerini yalan sayan kimselerin düştükleri durum ne feci! Allah böylesi zalim gürûhu, felaha ve hidayete erdirmez. [7,179]
6 – De ki: “Ey kendilerine Yahudi diyenler! İnsanlar arasında yalnız kendinizin Allahın dostları olduğunu iddia ettiğinize göre, bu iddianızda tutarlı iseniz, haydi hemen ölmeyi temenni edin de bir an önce Ona kavuşun. [2,94-96] Yahudi, Hz. Yakub (a.s) ın dördüncü oğlu Yehuda’ya nisbettir. Hz. Süleyman (a.s) dan sonra İsra-iloğulları ikiye bölününce onlardan birine Yehuda, öbürüne İsrail adı verilmiştir. Hz. Yakubun soyundan gelen kabilelerden sadece Yehuda ve Bünyaminin nesli kalıp, çoğunluk da Yehuda’da olduğundan bu isim galip gelmiştir.
7 – Ama onlar bizzat yaptıkları zulümler sebebiyle asla ölümü temenni etmezler. Allah o zalimleri pek iyi bilir.
8 – De ki: “Sizin kaçtığınız o ölüm var ya, o mutlaka sizi karşılayacaktır. Sonra da görünmeyen ve görünen ne varsa hepsini bilen Allahın huzuruna götürüleceksiniz, O da sizin yaptıklarınızı tek tek bildirecek ve ondan ötürü karşılığını verecektir. [4,78]
9 – Ey iman edenler! Cuma namazına ezan ile çağırıldığınız zaman derhal Allahı zikretmeye (hutbe ve namaza) gidin, alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz, bu sizin için çok hayırlıdır. [17,19] Cuma namazı, cuma günü öğle vaktinde cema-atle kılınır. Hutbeden sonra iki rek’atlık farz namaz eda edilir. Hutbeden önce ve farzdan sonra sünnet olarak dörder rek’at daha kılınabilir. Bunun dışında müslümanlar Cuma günü işleriyle meşgul olabilirler. Yahudilerin cumartesi, Hıristiyanların Pazar günü yaptıkları gibi dünyevi işleri tatil etmeye mecbur değildirler.
10 – Namaz tamamlanınca yeryüzüne yayılın, işinize gücünüze gidin, Allahın lütfundan nasibinizi ara-yın. Felaha ermenizi ümid ederek Allahı çok zikrediniz.
11 – Onlar bir ticaret veya bir eğlence görünce oraya doğru sökün edip, seni hutbe verirken ayakta bırakıverdiler. De ki: Allahın nezdinde âhirette olan nasip, buradaki eğlenceden ve ticaretten elbette daha hayırlıdır. Allah rızık verenlerin en hayırlısıdır.