Çadır; barınmak maksadıyle yere çakılmış kazıklara keçe, kalın bez, kıl dokuma veya deri gerilmek sûretiyle açık havada kurulan, kolayca sökülüp taşınabilir barınak, çerge, oba, otağ demektir. Diğer bir ifade ile çadır; genel olarak göçebe toplumların, çobanların ve askerlerin kolay taşınabilen ve kurulabilen barınakları demektir. Çadır kent ise, afet bölgelerinde devlet tarafından halkın barınabilmesi için kurulan çadırların oluşturduğu geçici yerleşim yeridir. İşte çadır kelimesi ile ilgili cümleler.
– Çadırın içerisinde küçük bir ateş yakarak ısındık.
– Çadırlar kuruluyor, kazanlar indiriliyor, ötede beride de ateşler parlıyordu. (Ö. Seyfeddin)
– Burası çadır kurmak için iyi bir yer gibi gözüküyor.
– el-Cezîre ortasında bir aşîret çadırına rastgeldim. (R. H. Karay)
– Kılıcını çekip tek başına atını, düşman başkumandanının çadırına saldırarak ölüm arayan Türk kumandanları görülmüştür. (Atatürk)
– Çadır kurmak için artık sadece geniş bir alana ihtiyacımız var.
– Kocaman çadırın içi gittikçe soğuyordu. (M. N. Sepetçioğlu)
– Öğrenciler park içerisinde çadır kurdu.
– Çadırı buraya kurmak kimin fikriydi?
– Bu kamp alanında istediğimiz büyüklükte çadır kurabiliriz.
– Bey, düşman çadırlarını yıkmaya başladı. (N. Kemal)
– Kamuoyundan gelen tepkiler üzerine kısmen de olsa vatandaşlara çadır dağıtıldı.
– Yeni aldığımız çadırı kamp yapmak için kullanacağız.
– Sahne, büyük ve işlemeli bir hâkan çadırının içidir. (F. N. Çamlıbel)
– Depremden sonra Düzce’de çadır kent kuruldu.