Bahşetmek; karşılıksız olarak vermek, sunmak, bağışlamak, ihsan etmek gibi anlamlara gelir. İşte bahşetmek kelimesi ile ilgili cümleler.
– Allah size, alacağınız pek çok ganimet sözü verdi. Şimdilik size bunları bahşetti. İnsanların ellerini sizden çekti. İnananlara ayet (Allah’ın sözünün gerçek olduğuna dair işaret, gösterge) olsun ve sizi dosdoğru yola iletsin diye. (Fetih suresi 20. ayet)
– Bunu ona bahşetmek isteriz.
– Fakat o fende fıtrat ona büyük bir istîdat bahşetmişti. (H. R. Gürpınar)
– Ayrıca, Saray Kütüphanesi’ne dilediğim kadar girip çıkma müsaadesi bahşettiler. (A. Kabaklı)
– Mümtaz, bana lutfen hürriyetimi kullanmak fırsatını bir daha bahşeder misin? (A. H. Tanpınar)
– Geçmiş zamanların bize bahşettiği daha mükemmel bolluğu hatırlayacaktık. (Y. K. Karaosmanoğlu)
– (Ey Semûd kavmi!) Düşünün ki vaktiyle (Allah) Âd (kavmin)den sonra size hükümranlık bahşetti, sizi yeryüzünde yerleştirdi; ovalarında köşkler edinip dağlarından evler oyar, (kayaları) yontardınız. Artık Allah’ın nimetlerini anın, (emirlerinden çıkıp) yeryüzünde ortalığı karıştırarak bozgunculuk yapmayın. (Araf 74)
– Senin bahşettiğin sahbâ-yı ihsan / Eğer zehr olsa da ayn-ı şifâdır. (Hersekli Ârif Hikmet)
– Bugün sizler Allah’ın size bahşettiği bir kişiye sahipsiniz. (Bakir İzetbegovic)