Zanaat; insanların maddî ihtiyaçlarını karşılamak üzere yapılan, el ustalığı, hüner ve tecrübe gerektiren iş gibi anlamlara gelir. Diğer bir ifade ile zanaat; marangozluk, demircilik, kuyumculuk, terzilik gibi meslek olarak yapılan ve pek çok dalları bulunan, deneyim ve ustalık gerektiren iş demektir. Zanaatçı ise; bir zanâatı meslek edinen kimse, zanâatkâr demektir. İşte zanaat kelimesi ile ilgili cümleler.
– Bu servet yalnız ticâretten gelmiyor, büyük bir zanâat da onu besliyordu. (A. H. Tanpınar)
– İlmi bir zanâat gibi para kazanmak için öğrenen bir kimse zâhirde âlimlere benzese de âlim olmaz. (K. Çelebi)
– Ben zanaatkar olan insanlara ayrı bir saygı duyarım.
– Hiçbir vatandaşa benim zanaatı tavsiye etmem. (N. Hikmet)
– Zengin tüccar ve arâzi sâhiplerinin konakları da elbette bu medreseler ve câmiler gibi aynı titiz zanâatkârların eliyle ve aynı zevkle yapılıyordu. (A. H. Tanpınar)
– Âşık Mehmet yalnız bir zanaat sahibi değil, bir sanatkârdı. (Y. K. Karaosmanoğlu)
– Senin gibi zanaatkar insanlar her zaman da karşıma çıkmazlar.
– Benim için en emniyetli zanâat sandalcılık, mavnacılık… (A. M. Efendi)
– Kendisi zanaatkar bir insan olduğu için benim halimden anlar.
– Sonradan öğrendiğime göre muhtelif çarşılarında on binlerce zanâatçı çalışır. (A. H. Tanpınar)
ZANAAT İLE İLGİLİ ATASÖZLERİ
Zanaat altın bileziktir
Zanaat bir kimsenin bir işi en iyi bir biçimde her yerde ve şartta yapmasıdır. Bir ustalığı olan insan aç ve açıkta kalmaz, geçimini sağlar. Her şey gün gelir değerini yitirebilir, ancak zanaat değeri hiç eksilmeyen bir birikimdir.
Zanaat sahibi öğleye kadar aç kalır
Deneyim, beceri ve ustalık gerektiren bir işi öğrenip başarıyla yapan kişiler uzun süre işsiz kalmaz, dilerse bir süre sonra çalışmaya başlayıp kazanç elde edebilir. Unutulmamalıdır ki sanat altın bileziktir.