Vebal; günah doğuracak ve insanı âhiret azâbına sürükleyecek olan ağır sorumluluk demektir. İşte vebal kelimesi ile ilgili cümleler.
– Vebali boynuna, evine doğru dürüst yiyecek bile almıyormuş.
– Hocam şu adamı susturamadın ya vebali boynuna.
– Vebali boynuna, ben üst komşumuzdan şüpheleniyorum.
– Vebali senin boynuna olsun diyerek benimle geldi.
– Sana zulm eyledim zindâna saldım / Vebâlin bârını boynuma aldım. (Yahyâ Bey)
– 1911’de ise Osmanlı Devleti parti mücâdelelerinin vebâli altında ezilirken Bulgarlar’la Sırplar anlaşıp el ele vermişlerdi. (S. Ayverdi)
– Başını alıp kaçar da bir belaya uğrarsa vebal altında kalırsın. (R. N. Güntekin)
– Diyemem boynuna olsun vebâli / Sevdiğin o güzel çobansa Ayşe! (F. N. Çamlıbel)
– Yapmaması konusunda kaç kez uyardım, vebali boynuna dinleseydi beni.
– Boynuna olsun vebâli kâkülün zencîrini / Gerdeninde gösterip dîvâne ettin sen beni. (S. Vehbî)
– Bu işin vebali vardır.
– Yavrusu için, hatta sevgili ağasını vebalden kurtarmak için yaşaması lâzımdır. (S. Erol)
– Vebâlim boynuna işte ben öldüm / Mezarım göğsüne kaz kerem eyle. (Karacaoğlan)
– Vebal altında kalmak istemiyorsan, git o ilaçları sakla.
– Ger pâdişâhsan n’ola ey nevcivan sakın / Kırma bu halkı girme vebâle vebâ gibi. (Mesîhî)
– Devirirsen senindir, yalnız senin vebâli. (F. N. Çamlıbel)
– Birbirini seven insanları ayırıp, vebal altında kalmak istemem.