Yalnız; yanında başka biri bulunmayan yada başkası ile birlikte olmayan, tek başına gibi anlamlara gelir. Ayrıca yalnız kelimesi; sadece, fakat, ama manalarına da gelir. İşte yalnız kelimesi ile ilgili cümleler.
– Ben çok korkuyorum, beni burada yalnız bırakmayın.
– Konuşacağımız özel şeyler var, bizi yalnız bırakırsan sevinirim.
– Halbuki yalnız başıma olsam evime pekâlâ gidebilirim. (A. M. Efendi)
– Parkta yalnız başına oturmuş, çevreye bakınıyordu.
– Yalnız başıma demir parmaklıklı kapıdan içeriye girerdim. (P. Safâ)
– Sen de yalnız bir insan olduğun için evde bazen zorlanıyorsun.
– On iki bin Osmanlı’nın göreceği hizmeti yalnız başına yapmaya memurdum. (N. Kemal)
– Şimdi ikisi yalnız kalmışlardı. (K. Tâhir)
– Gece yarısı yalnız başına eve nasıl gideceksin?
– Acem Ali Bey’le Sandalcı yalnız kalmışlardı. (A. M. Efendi)
– Ben yalnız başıma büyüdüğüm için her işi kendi başıma yapmaya alışmışım.
– Ben de hemen odadan çıkmak ve yalnız kalmak istiyordum, fakat yapamadım. (P. Safâ)
– Dedem yalnız yaşıyor.
– Ömrümde şehir içinde bile yalnız dolaşmaya alışmamış bir adam için bir genç kızın tek başına Avrupa seyahatine çıkışı akıl durdurucu bir şeydi. (Y. K. Karaosmanoğlu)
– Çocukluğunun mühim bir devrinde çok yalnız kalan Mümtaz kendi kendisiyle konuşmayı severdi. (A. H. Tanpınar)
– Bir süre yalnız başına kalmak istedi.
– Öyle yalnız kaldım ki hayâtımda. (C. S. Tarancı)
– Yalnız yaşayan insanlar aslında çok sıkılır ve sürekli başka insanları seyrederler.
– Hulyâ gibi yalnız gezinenler koya indi. (Y. Kemal)
– Ben de hemen odadan çıkmak ve yalnız kalmak istiyordum, fakat yapamadım. (P. Safâ)
– Çocuk evde yalnız başına kalmasın.
– Sevgilimdi, eşimdi / Yalnızım fakat şimdi. (O.S. Orhon)
– Herkes bahçeye çıkınca, öğretmen sınıfta yalnız kaldı.
– Pes bilin yalnız kişi güçsüz olur / Biriken devleti uçsuz olur. (A. Paşa)
– Yalnız kaldığımızda, sana bazı şeyler anlatacağım.
– Kandilli’den Çubuklu’ya çıktık gezintiye / Yalnız kürek sadâsı gelen bir kayıktayız. (Y. Kemal)
– Başının her tarafı sargılarla kaplı, yalnız bir yanağı ve bir gözü dışarda kalmış. (P. Safâ)
– Hatırlayacaksın beni gözlerin yaşla dolu / Güzelliğin yalnız mısrâlarımda kaldığı gün. (O. V. Kanık)
– Yalnız, bende meçhul bir hastalık vardı, sekiz yaşımdan beri çekiyordum. (P. Safâ)
– Yalnız iki noktaya iyice akıl erdiremiyorum (Refik H. Karay). Yalnız fazla vehham ve korkaktı. (R. N. Güntekin)
Yalnız ile ilgili atasözleri ve anlamları
Yalnız ile ilgili deyimler ve anlamları