Tabiat; insan dışındaki canlı ve cansız varlıkların hepsi, doğa, doğal özellik, doğal yapı, bir varlığın tabiî özelliklerinin bütünü dış dünyânın dağlar, denizler, kırlar vb. daha çok güzelliğiyle insana hitap eden tarafı, (insanın sâhip olduğu güce karşılık) dış dünyâda hüküm sürmekte olan düzenden doğan güç, bir kimsenin davranışlarına yön veren yaratılışı, huy, meşrep, mizaç gibi anlamlara gelir. Tabiat mecaz anlamı ise; güzeli seçebilme, ayırabilme melekesi, zevk demektir. İşte tabiat kelimesi ile ilgili cümleler.
– Bu dağlarda tabiat kanunları geçerlidir.
– Eski İstanbullular tabiatın güzel yerlerini güzel sesli kuşlarla keşfederlerdi. (M. Aksel)
– Tabiatüstü olayları açıklamak için bilimsel araştırmalar yapılıyor.
– Bizim askerlerimizde cesâret, çok kere kendilerinin bile haberdar olmadıkları bir tabîat-ı sâniye hükmündedir. (C. Şahâbeddin)
– Tâze ve canlı yeşilini kaybeden bütün tabiatta ilkbaharın uzaklaştığını görüyorum. (P. Safâ)
– Bu zatta pek garip bir mizaç, pek tuhaf bir tabiat vardı. (Ö. Seyfeddin)
– Oğlan tabiat sâhibi. Bana çekmiş. Şimdiden Nerîman’a meftun. (H. R. Gürpınar)
– Sapanca Gölü tabiat harikası bir yer.
– Şehrin tabiatı bu eserlerin görünmesine ayrıca yardım eder. (A. H. Tanpınar)
– Tabiata zarar veren insanlar çok kötü insanlardır.
– Dağlarda ve sahrâlarda tabiata hâkim oldular. (C. Şahâbeddin)
– Sohbet kadın husûsunda gerçekten tabiat sâhibi bir adamdır. (A. M. Efendi)
– İnsan zekâsı tabiatın içinde değil tabiatın yanında, ayrı bir kuvvettir. (A. Haşim)
– Sanki her sâniye etrâfımda tabiat üstü bir âlem doğuyor. (P. Safâ)
– Hayatım boyunca tabiatın içinde bir evim olsun istedim.
– Tabiatı birinci derecede sıcak ve râtıp olur. (K. Çelebi)
– Abdi Bey, tabiat sahibi, altıncı kat terasında böyle bir bahçe tanzimi, doğrusu takdire şayan. (A. İlhan)
– Sen bu aralar burnunu karıştırmayı tabiat edindin.
– O adamda tabiat yoktur. (Ş. Sâmi)
– Tabiat insanları dinlendirmek için birebirdir.
– İğde mi? Bu nasıl şey? Buldurulmuş, tattırılmış, bittabi beğenilmemiş. Tattıktan sonra sana bir şey demedi mi? Nasıl demedi? Tabiatsız herif diye kovdu bile. (F. Reşat)
– Mağrur, bazen zalim olacak kadar hiddetli, bazen çok müşfik ve hassas bir tabiattadır. (A. H. Çelebi)
– İnsan mı tabiata, yoksa tabiat mı insana hâkimdir?
– Türk sanatının muhabbeti bana tabiat muhabbetini öğretmiştir. (A. Hâşim)
– Tabiatın bakirliğinin belirli alanlarda korunması gerekir.