Dürbün, teleskoptan daha önce icat edilmiştir. Bu âletler sayesinde, XVII. yüzyıldan beri, uzaktaki nesnelerin ayrıntılarını açık seçik gözlemek mümkündür.
Hollandalı optikçi Hans Lippershey‘in câm mercekleri ustaca yerleştirerek, bir rastlantı sonucu dürbünü yaptığı ve 1606 yılında bu âletin beratını aldığı anlaşılıyor. Ama, sanıldığına göre, onun memleketlisi Zacharias Jansen, bu buluşu daha önce 1580 yılında ortaya koymuştu. Galilei’ye gelince, o, 1606 yılında bir karton boru içine yerleştirdiği merceklerle 30 defa, yani kendinden öncekilerin yaptıklarından on kat daha fazla büyülten bir âleti kendi elleriyle gerçekleştirmeyi başardı. Bu nedenle, o zamandan beri, yer dürbünlerine «Galilei dürbünü» de denilmektedir. Kepler ve Huygens, bu dürbünleri geliştirerek, çok mükemmel gök dürbünleri haline getirdiler.
Dürbünün merceklerinden birinin yerine bir içbükey ayna konulmasıyla teleskop doğdu. Teleskopun ilkesini ilk düşünenin Cizvit papâzı Zucchİ ya da J. Metzu olduğu şanılıyor. O sırada, yani 1606 yılında Galilei de ilk dürbününü yapıyordu. Ama, pek çok rasathanede göğü araştırıp keşfetme olanağını sağlayan ilk teleskopu gerçekleştirmek şerefi, İngiliz Newton’a aittir. Dünyanın en büyük teleskopu, 1970 yılında Kafkasya’nın Semirodriki dağı üzerinde tamamlandı. Yüksekliği 25 metre, ağırlığı 900 ton olan bu teleskopla 20000 kilometre uzakta yanan bir mum görülebilirdi.
BENZER HABERLER
Gözlük ve Dürbünün icadı
Mikroskobun icadı ve tarihcesi
Galileo Galilei hayatı ve buluşları