Sivri; ucu keskin ve iğne gibi batıcı olan, kenarları arasındaki mesâfe uca doğru daralarak incelen demektir. Sivri mecaz anlamı ise, genel tutuma göre yadırganacak kadar farklı veya aşırı olan manasına gelir. İşte sivri kelimesi ile ilgili cümleler.
– Hangi sivri akıllıya uydunuz da böyle yaptınız!
– Bir yazı takımı, iki bardak gül, sâhibi belli olmayan sivri siyah bir fes… (P. Safâ)
– İri burnu üzerinde nasıl tuttuğuna hâlâ şaşırdığım kırık gözlükleri, ince, kirli sarı, kır düşmüş hafif sivri sakalı… (A. H. Tanpınar)
– Size bu akılı hangi sivri akıllı zat verdi?
– Gösterip sivri uzun dişlerini bir daha / Bir zehirli ok gibi attı bana kahkaha. (E. B. Koryürek)
– Dişleri ufak, sivri, keskin ve o kadar cilâlı beyazdı ki… (R. H. Karay)
– Büyüklerle konuşurken, sivri dilli olmamaya çalış.
– Ah, göğüse saplanan aşk oku kadar bu kama sivri ve zehirli olamaz. (A. M. Efendi)
– Tepede sivri bir kaya vardı.
– Aşağıda gördüğümüz dik ve sivri bir binanın üst katında çay içmeye gideceğiz. (F. R. Atay)
– Devlet ve cemiyet bünyesinin îcap ve zarûretlerine vâkıf olmayan bir alay sivri akıllı türedi ve aldatılmış adam… (S. Ayverdi)
– Benim demeç verme şeklim biraz sivri oluyor, hemen ceza alıyorum.
– Sivri gagasından kelimeler çıkarken sanki birer ok oluyordu. (Ö. Seyfettin)
– Çünkü eskiden sivri sakallı, melon şapkalı ve siyah makferlanlı bir Rum doktor… (Y. Z. Ortaç)
– Sivri dilli olman, sana çok şey kaybettiriyor.
– Kalemin ucu çok sivri olmuş, hemen kırılıyor.