Maharet; bir işteki ustalık, beceriklilik, eli yatkınlık, mârifet, hüner, meleke gibi anlamlara gelir. İşte maharet kelimesi ile ilgili cümleler.
– Maharet kazanmak için altı ay dayısının yanında çalıştı.
– Gülbeyaz kalfanın böyle gizli teşebbüslerde mahâretli bir kadın olduğu yüzünden belli idi. (A. M. Efendi)
– Daha önce kazanılmış bir maharet, yeni bir maharet kazanmayı güçleştirir. (C. Meriç)
– Süleyman Ağa, karılarını pilâv pişirmekteki mahâretlerine göre tasnif ederdi. (H. E. Adıvar)
– Asım o sıra Derviş’in çömlek fırınının yanına gitmiş bir yandan onun çamura bulanmış maharetli ellerini seyrediyor, bir yandan da kafasında bulunan türlü soruları bu maharetli yaşlıya sorarak cevap almaya çalışıyordu. (İ. Toraman)
– Bu görev maharet gerektirir.
– Hâlindeki kırgınlıktan, büyük bir derdi olduğunu anlamış, epeyce bir maharetle ağzını aramıştım. (R. N. Güntekin)
– Size şüphe ettiğiniz mahâretimi gene gösterebilirim. (R. H. Karay)
– Aynı zamanda ticaret, bir maharet istiyordu ve bu maharet, Hz. Ebu Bekir’de fazlasıyla vardı. (Heyet)
– Ayakta bekleyen câriye, iki avucu arasında toplu olarak tuttuğu yekpâre ve uzun peşkiri oturanların dizlerine öyle mahâretle atardı ki… (S. Ayverdi)
– Çalışan bir adama yaşına göre değil maharetine göre ödeme yapılmalı.
– Her şeyden evvel maharetli bir taktikçidir. (Y. K. Karaosmanoğlu)
– Berberlikte maharet kazanmak için çabalıyor.