Birçok büyük yerleşme merkezinde kentlileri taşımak için, bir yeraltı demiryolu şebekesi düzenlenmiştir. İngilizler buna underground (ya da kısaca tube) ismini vermişlerdir. Fransızlar ise, Paris yeraltı demiryolunu «metro» diye adlandırdılar. Türkçede metroya tünel de denir.
Dünyada ilk metro, 1863 yılında Londra’da kuruldu. Uzunluğu 8 km’yi geçen bir tünelde, yolcu Vagonu katarını bir buharlı lokomotif çekiyordu. Bu şebeke, 1890 yılında elektrikle çalışır duruma getirildi. Metroyu ilk ayında günlük 26 bin kişi kullandı.
New York, ilk metroya 1878 yılında ve dünyanın ilk havai demiryolu hattına 1885 yılında sahip oldu. Buna karşılık ilk yeraltı demiryolu şebekesine 1904 yılında yani Paris’teki ilk metro hattının işletmeye açılışından dört yıl sonra kavuştu. Birkaç kilometre uzunluğundaki ilk Paris metrosu, o günden bu yana gelişti. Toplam uzunluğu, banliyöye yolcu taşıyan Réseau Express Régional (R.E. R.) ile birlikte 200 km’yi geçti. Birkaç yıl önce servise konulan R.E.R. trenlerinin saatte 100 km’ye yakın hızla ulaşmalarını sağlıyor.
Bir metrosu bulunan kırk kadar büyük şehir arasında Berlin (1902), Moskova (1935), Milano (1964), Montréal (1966) en önemlileridir. Rotterdam, Mexico, Kalküta, metrolarını en son yeniliklerle donattılar. Lille (1976) ise, devrimci bir sistemi, sürücüsüz çalışan, tamamen otomatik bir metroyu benimsedi. Lille metrosu 25 Nisan 1983 tarihinde açıldı ve sistem 45 km uzunlukta olup iki hat ve 60 istasyona sahiptir.