Geyikler tıpkı sığır, koyun, keçi ve antiloplar gibi geviş getiren çifttoynaklı memelilerdir. Tekrar belirtmek gerekirse Geyik, sığır büyüklüğünde bir hayvandır ve geviş getiren otobur memeli hayvanların ortak adıdır. Ama öbür gevişgetirenler boynuzlarını ömür boyu taşıdıkları halde, geyiklerin genellikle çatallı olan boynuzları her yıl düşer ve yerine yenisi çıkar. Hem erkeği, hem dişisi boynuzlu olan rengeyikleri dışında, bütün öbür geyik türlerinde yalnız erkeklerin boynuzu vardır. Boynuzların biçimi ve büyüklüğü türlere göre çok değişir. Amerika’da yaşayan kariyakular (Mazama cinsi) gibi bazı küçük yapılı geyiklerin boynuzları bir dal parçası gibi kısa ve çatalsızdır. Çin su geyiği (Hydropotes inermiş) ile misk geyiğinin (Moschus moschiferus) ise erkeklerinde bile boynuz bulunmaz. Ama her iki türün erkeklerinde üst köpekdişleri ağzın dışına taşacak kadar uzundur. Canlı renklerle bezenmiş olan munçakların (Muntiacus cinsi) da hem uzun köpekdişleri, hem de kısa ve çatalsız boynuzları vardır. Çin’de ve Hindistan’dan Borneo’ya kadar olan bölgelerde yaşayan munçaklar köpek havlamasına benzer sesler çıkardıkları için havlayan geyik olarak da anılır.
Geyiklerin boynuzları, başın üst bölümündeki küçük kemiksi yumrulardan her yıl yeniden büyür. İlk çıktığında kadife gibi yumuşak ve tüylü bir deriyle kaplı olan boynuzlar çiftleşme mevsiminden hemen önce tam büyüklüğüne erişir ve üstündeki deri kurur. O zaman hayvanlar boynuzlarını ağaç gövdelerine ya da sert yerlere sürterek kurumuş deriyi sıyırıp atarlar. Boynuzların iyice büyüdüğü sonbahar ayları geyiklerin “kızışma”, yani çiftleşme mevsimidir. O aylarda erkek geyikler dişileri elde edebilmek için boynuzlarını silah gibi kullanarak kıyasıya dövüşürler. Dövüş sırasında sert toynaklı ayaklarıyla birbirlerine çifte attıkları da olur. İlkbaharda boynuzlar düşer ve kısa bir süre sonra yerine yenileri çıkmaya başlar. Böylece her yıl bir dal daha eklenerek büyüyen ve yenilenen boynuzlar, geyik yaşlanmaya başladıktan sonra giderek küçülür.
Kuzey Amerika’da yaşayan açık kahverengi postlu Amerika kızıl geyiğinin ya da vapitinin (Cervus canadensis) çatallı boynuzları 1,5 metreden fazla uzar ve bütün türler içinde en görkemlisidir. Asya ve Avrupa’daki kızıl geyiğin bazı bireylerinde de boynuzların ağırlığı, çok ender olmakla birlikte, 30 kilogramı bulabilir.
Geyik Türleri
Geyikgiller (Cervidae) familyasını oluşturan 40 geyik türünden çoğu kuzey yarıkürede dağılmıştır. Bu türlerin hemen hepsi ormanlarda yaşar ve ağaçların yapraklarını ya da körpe sürgünlerini yiyerek beslenir. Sığırlarınki gibi yarık, yani iki parçalı olan toynaklarıyla yere sıkıca basan bu hayvanlar çok hızlı koşabilirler. Çok gelişmiş olan işitme, görme ve koku alma duyularıyla düşmanlarını daha uzaktayken sezip hızla tehlikeden kaçarlar.
Şili’de yaşayan pudular (Pudu cinsi) genellikle 30 santimetreyi geçmeyen omuz yükseklikleri ve ancak 3 kilogramı bulan ağırlıklarıyla en küçük geyik türleridir. Bütün türler içinde en irisi de omuz yüksekliği 2 metreyi, ağırlığı 500 kilogramı bulan sığındır. Geyiklerin çoğu, ince uzun bacakları ve zarif yapılarıyla güzel görünümlü hayvanlardır. Örneğin, Kanada’dan Peru’ya kadar uzanan açıklık ormanlarda ve tarım alanlarında yaşayan ak kuyruklu geyik (Odocoileus virginianus) Walt Disney’in çizgi film kahramanı olan sevimli Bambi’ye esin kaynağı olmuştur.
Asya ve Avrupa’daki en yaygın türlerden biri kızıl geyiktir (Cervus elaphus). Geyik dendiğinde ilk akla gelen hayvan olduğu için bayağı geyik de denen bu tür Türkiye’de en çok Marmara ve Karadeniz bölgelerindeki ormanlarda, ayrıca Toros Dağları’nda ve Doğu Anadolu’da bulunur. Omuz yüksekliği 1 metreden fazla, tüyleri yazın kızıl kahverengi, kışın bozumsu kahverengidir. Aşırı avlanma ve ormanların yok edilmesi nedeniyle soyu tükenmek üzeredir.
Avrupa’nın alçak bölgelerindeki seyrek ormanlarda ve doğal parklarda sık sık karşılaşılan alageyiğin (Dama dama) anayurdu Türkiye’nin Ege ve Akdeniz kıyılarındaki ormanlardır. Omuz yüksekliği 90 cm kadar olan alageyik el ayası gibi geniş, çok dallanmış boynuzları ve açık kahverengi üstüne beyaz benekli yaz tüyleriyle tanınır. Kış postu lekesiz gridir. Türkiye’de bir zamanlar destanlara, masallara ve türkülere konu olacak kadar yaygındı. Bugün aşırı avlanma nedeniyle soyu tükenmek üzere olduğu için Antalya ve Marmaris’te kurulan iki istasyonda alageyik üretilir.
Avrupa geyiklerinin en küçük türü olan karacanın (Capreolus capreolus) omuz yüksekliği ortalama 70 cm, ağırlığı 30 kg kadardır. Kuyruğu çok kısa, boynuzu genellikle üç uçlu olan bu zarif geyiğin tüyleri yazın kızıl kahverengidir, kışın boza döner. Türkiye’de en çok Marmara, Trakya ve Karadeniz yörelerindeki ormanlarda barınan karacaların sayıları giderek azaldığı için, bu hayvanlar da doğal koruma alanlarında ve üretme istasyonlarında korumaya alınmıştır.
Bütün türler içinde belki de en ilginci misk geyiğidir. Bu geyiğin erkeği karın derisinin altındaki bir salgıbezinden “misk” denen bir sıvı salgılar. Bu güzel kokulu sıvı sabun ve parfüm yapımında kullanılan değerli bir katkı maddesidir.
“Maral” denen dişi geyikler 5-10 ay arasında değişen bir gebelik döneminden sonra bir ya da iki yavru doğurur. Yavru geyiklerin postu genellikle beyaz beneklidir. Yalnız rengeyiklerinin ve sığınların yavrularında bu güzel benekler bulunmaz. Alageyik gibi bazı türlerde de erişkinlerin yaz postunu süsleyen benekler kışın yok olur. Oysa Hindistan’da ve Sri Lanka’da yaşayan benekli geyiğin ya da çitalin (Cervus axis ya da Axis axis) beyaz benekli ve çizgili postu yaz-kış kalıcıdır.
BENZER HABERLER
Geyik ile ilgili deyimler ve anlamları
Alageyikler hakkında bilgi
Dev geyik vapiti (Kanada geyiği) hakkında bilgi
Geyik hakkında bilgi