Vücut; insan veya hayvan gövdesi, beden, var olma, bulunma, varlık, benlik gibi anlamlara gelir. Vücuda gelmek; yaratılmak, doğmak. Vücut vermek; halketmek, yaratmak, hâsıl etmek, meydana getirmek, oluşturmak. Vücut bulmak; var olmak, ortaya çıkmak, meydana gelmek, oluşmak. Vücuttan düşmek, zayıflamak demektir. İşte vücut kelimesi ile ilgili cümleler.
– Bütün bu canlılara Yüce Allah’tan başka kim vücut verebilir ki?
– Ağır hastalık geçirdi, vücuttan düşmesi gayet normal.
– Onun vücûdu ile ademi birdir. (Ş. Sâmi)
– Bir yıllık çalışma sonunda, eserinin vücut bulması onu çok mutlu etmişti.
– Vücûdum büyük bir korku ile öne doğru eğildi ve dizimin üstüne kapandı. (P. Safâ)
– Varlık âlemi şu demde yaradanın “ol!” buyruğu ile vücûda geliyormuş gibi heybetli bir sükûn gökleri bürümüştü. (S. Erol)
– Belâhet öyle bir havadır ki içinde yaşayan onun vücûdunu hissetmez bile. (R. N. Güntekin)
– Fâtih Sultan Mehmed Han ki selâtîn-i Osmâniyye’nin sâbiidir, sekiz yüz otuz üç Receb’inin yedinci günü vücûda gelmişti. (N. Kemal)
– O terkîbi vücûda getirebilecek şartları ben Türk milletinde görürüm. (S. Erol)
– Vücut yapmak için haftada üç gün spor merkezine gidiyor.
– Bî-vücûd olmak gibi yoktur cihânın râhatı / Gör ki sîmurgun ne dâmı ne sayyâdı var. (K. Râgıb Paşa)
– Meselâ arz üzerinde ilk muntazam orduyu Türkler vücûda getirmişlerdir. (C. Şahâbeddin)
– Koridor burada sola kıvrılarak yeni bir dehliz daha vücuda getirmektedir. (H. Fahri Ozansoy)
– Fakat bu kahkahanın sesinde öyle bir akis, ona vücut veren dudaklarda öyle ihtilâçlar (…) vardı ki… (R. N. Güntekin)
– Tam bizimkinin vücûduna göredir. (Y. Z. Ortaç)
– Vücut ısısı yükseliyor, nabız yükseliyor… Onun oksijen eksikliği durumu var.
– Gurûba yakın İskenderun körfezini sis basıyor, sisten dağlar vücûda geliyor. (R. H. Karay)
– Erkek sporları tarihe karışıyor, halter kaldıran, vücut yapan kadın atletler gündelik manzaralar arasında… (A. İlhan)
– Ve o derece basit âletlerin yardımıyle çalışırdı ki bir kalemtıraş, bir mühre, bir perger, bir cetvel, vücûda getirdiği şâheserlerin karşısında âdeta oyuncak sayılırdı. (S. Ayverdi)
– Vücut ısı değişimlerine hızlıca adapte olur.
– Özel tarifle pişirdiğimiz yemeğimiz vücuda geldi sayılır.
– Sinan gibi bir dâhi kemal yaşında olmasaydı bu eser vücut bulmazdı. (Y. Kemal)
– Mümkün olsa bütün vatan kardeşlerime şu zayıf vücûdumu siper edeceğim. (N. Kemal)
– Koltukta vücudunu bir yandan bir yana çevirirken âdeta inliyor. (R. N. Güntekin)
– Dostluklar teessüs ediyor, düşmanlıklar vücut buluyordu. (A. Hâşim)
– Yaprakların, köklerin, otların çürümesiyle vücûda gelmiş bir nebâtî gübre… (R. H. Karay)
– Mübârek vücûduyle şereflendiriyordu. (R. N. Güntekin)
– Sabaha kadar adamın vücudunu ortadan kaldırın, yoksa başımıza çok iş açacak.