Kent; şehir, ilçe ve ilçeden büyük yerleşim yeri, nüfusunun çoğu ticaret ve sanayi ya da hizmet alanında çalışan, tarımsal etkinliklerin olmadığı yerleşim alanı gibi anlamlara gelir. İşte kent kelimesi ile ilgili cümleler.
– Güzel bir kentte yaşıyoruz.
– Eşim, sanki ben kentin en zengin adamıymışım gibi para harcıyor.
– Kentin tüm müzelerini gezecek kadar vakit bulamadık.
– Paris gibi bir kentte, bu hatırlamalar, karamsarlığa sürükler insanı. (N. Cumalı)
– Hasan arkadaşları ile birlikte kent merkezine gitti.
– Kentimizdeki sokak hayvanlarına sahip çıkılması amacıyla yeni projeler üretiliyor.
– Tarihi, doğal ve kültürel zenginlikleri ile imrenilen bir kent burası.
– Öztürkçe damgasıyle piyasaya sürülen birçok kelime yabancı asıllıdır. Amaç, zorunlu Farsça’dan, kent, eski bir Îran dili olan Soğdakça’dan… (Türkler şehire balık derlerdi). (N. Ilıcak)
– Kentin en güzel manzarasının bu tepedeki çay bahçesinden izleyebilirsin.
– Güneşin kent üzerindeki doğuşunu izledim.
– Kent hayatı bizi çok yordu.
– Haber gönderdiler cümle diyâra / Dahi her kende vü şehre hisâra. (Fazîletnâme)
– Ofisimiz kentin merkezinde bulunuyor.
– Kentte her şey istediğimiz gibi gidiyor.
– Bir ulu kend idi Tel-Habeş nâm / Konar ol arada Şâh-ı cihan-kâm. (Hadîdî)
– Kent hayatına bir türlü alışamadık.
– Hükümet kente yeni bir fabrika sözü verdi.
– New York kentinin kaç tane ilçesi vardır.
– Köyden kente göçler hızla artıyor.
– Polisin iğrençliği yüzünden kentin suç oranı yüksektir.
– Yaşadığımız yer Amerika’daki en tehlikeli kenttir.