Ulema; alimler, bilginler, eskiden kendilerine mahsus bir kıyâfetleri olan müderris, sarıklı din bilginleri, müftü, kadı, vâiz vb. ilmiye sınıfı mensupları gibi anlamlara gelir. İşte ulema kelimesi ile ilgili cümleler.
– Müşârünileyh demiştir ki ulemâ yanında dilini, zürefâ yanında gözünü, evliyâ yanında gönlünü sakınmalı. (F. Reşat)
– Bursa uleması bütün memleketçe tanınır ve sevilirdi. (T. Buğra)
– Ve beden ruhtan faydalandığı gibi onlar da ulemâdan faydalanırlar. (K. Çelebi)
– Sıhhatli olduklarına şüphe olmayan bu icâzetnâmelerde ulemâ silsilesi, bizde müderrisin hangi ulemâ kolundan geldiğini ve bu ulemâ kolunda kimlerin bulunduklarını göstermesi îtibârıyle pek mühimdir. (İ. H. Uzunçarşılı)
– Olanlar karşısında muhalefet şaşkın, aydınlar suskun, akademisyenler ve ulema/din adamları, devlet/saray etrafında pervane olmuş.
– Osmanlı İmparatorluğu bürokratik teşkilatının asli bir unsuru olan ulemanın ve onların oluşturduğu ilmiye sınıfının erken dönemlerine ilişkin bilgiler oldukça kısıtlı.
– O ki bir ihtişamlı dünyâya / Ses ve tel kudretiyle hâkimdi / Âdetâ benziyor muammâya / Ulemâmız da bilmiyor kimdi. (Y. Kemal)