Derman; ilaç, çare, çıkar yol, güç, kuvvet, takat, mecal, bir hastalığı iyileştiren şey, bir şeyi yapabilme gücü gibi anlamara gelir. İşte derman kelimesi ile ilgili cümleler.
– Yarayı ben aldım, derman sendedir. (C. S. Tarancı)
– Annemin derdine derman olamadım.
– Çok uzak yerlerden geldim, ayaklarımın dermanı kesildi. (A. Gündüz)
– Altı kat merdivenleri çıkınca dermandan kesilmiş.
– Kendi kendime soyunacak dermânım yoktu. (P. Safâ)
– Her derdin dermanı vardır ama biraz da üzerine düşeni yapmak gerekir.
– Beygirler, faytonun eşiklerine kadar sıçrayan çamurlara son dermanlarını gömüyorlardı. (R. E. Ünaydın)
– Yürümeye dermanı yoktu.
– Can işte, cânan hani / Dert işte, derman hani. (O. S. Orhon)
– Merdivenleri çıkmaktan dermanım kesildi.
– Hiç ummadığın yerde / Nâgâh açılır perde / Derman erişir derde / Mevlâ görelim neyler / Neylerse güzel eyler (E. İ. Hakkı)
– Türk şifadır insanlığa, merhemdir yaralıya, devadır derman arayana.
– Derman yollarını aramak için çok çalışmak gerek.
– Derd-i Hakk’a tâlib ol dermâna erem dersen / Mihnetlere râgıb ol âsâna erem dersen. (N. Mısrî)
– Bisiklet kullanmaktan dermanı kesilmiş, bahçede dinleniyor.
– Bana derler gam yükünü sen götür / Benim yük götürür
dermanım mı var? (Karacaoğlan)
– İnsanlarımızın derdini dinleyip, dertlerine derman olmaya çalışıyoruz.
– Ten-i bî-câna müjen hançeri kim câna geçer / Haste-i aşka ecel şerbeti dermâna geçer. (F. S. Mehmed)
– Her derdin bir dermanı mutlaka vardır.
– Ayşe, benim derdime derman oldu.