Miktarları ve mesafeleri saymak ve hesaplamak ihtiyacını duyan insanların hafızalarına yardımcı olacak el parmaklarından başka bir şeyleri yoktu. Bu da, sayma şekillerinde, onluğun önemini ortaya koyuyor. Düzine (onikilik) gibi başka sayı basamakları da vardır.
İnsanoğlu, yaratıcı aklı ve zekâsı sayesinde, hemen sayıları ve hesapları somutlaştırma yollarını aramaya girişti. Bu arada, taş sıralarından, bir sicim üzerindeki düğüm dizilerinden, bir değnek üzerindeki çentiklerden, çörkü’den (Milâttan bin yıl Önce ortaya çıkan bu âlet, Uzakdoğu’da hâlâ kullanılıyor); hesap kutularından yararlandı.
Wilhelm Scnickard, hiç kuşku yok ki toplama makinesinin ilk mucididir. Bu Alman bilgini 1623 yılında hesap saati adını verdiği, onlukları sayan çarklı bir âlet yaptı. Blaise Pascal on dokuz yaşında, vergi tahsildarı olan babasının işini kolaylaştırmak için toplama ve çıkarma yapabilen bir hesap makinesi tasarladı. Bunu gerçekleştirmek için tam on yıl gerekti. Makinesinin ilk örneği 1652 yılında tamamlandı. O tarihten sonra, pek çok hesap makinesi aynı ilkeye dayanarak çalıştı. Leibniz’in 1680 yılına doğru gerçekleştirdiği makine, aynı zamanda çarpım yapma olanağını da sağladı. İngiliz Charles Babbage 1842 ile 1867 yılları arasında, delikli kartlarla iş gören ve dört işlemi de yapabilen bir makine tasarladı. Modern hesap makinelerinin asıl atası olan bu aygıt, tıpkı bir bilgisayar ya da transistorlu minyatür modern hesap makineleri gibi, sayıları hâfızasındâ saklıyor ve işlemleri programlıyordu.
Elektronik beyin nedir hakkında bilgi için tıklayın!