Şeytanın bacağını kırmak deyiminin anlamı
* Kötü bir istek ve arzuya uymamak, nefsine hâkim olmak.
* Herhangi bir sebeple yapılmayan bir işe başlamak ya da gidilmeyen bir yere gitmek.
* Tersliği, aksiliği ve uğursuzluğu yenmek.
Örnek: Haydi, şu şeytanın bacağını kır da bize gel.
Şifre kırmak deyiminin anlamı
Bilgisayardaki şifre ile korunan bir dosyayı ya da programı ya da şifreli bir internet sitesini, şifresini etkisiz hâle getirerek kullanmak.
Örnek: Sen merak etme bu şifreyi kırıp tüm bilgileri alacam.
Rekor kırmak deyiminin anlamı
* Daha önce yapılmış bir şeyi eskisinden daha iyi bir şekilde yapmak.
* İyi bir derece kazanmak.
* Eski rekoru aşıp yeni, üstün bir derece, sonuç elde etmek.
Örnek: Koşuda yeni bir rekor kırılması bekleniyor.
Örnek 2: Tam en az elli bin satıp rekor kıracak. (A. Gündüz)
Pot kırmak deyiminin anlamı
* Yersiz olduğu için söylenmemesi gereken bir şeyi bilmediğinden ya da dalgınlığından ötürü söylemek, çam devirmek, gaf yapmak.
* Farkında olmayarak, karşısındakine dokunacak bir söz söylemek ya da davranışta bulunmak.
* Gaf yapmak, farkında olmayarak karşısındakini kıracak, incitecek söz söylemek.
Örnek: Dikkatli ol, bir pot kırma sakın.
Kirişi kırmak deyiminin anlamı
Kaçıp gitmek, bulunduğu yerden gizlice ve çabucak ayrılmak.
Örnek: Kavga başlayınca kirişi kırarım diye düşündü.
Kalbini kırmak deyiminin anlamı
* Birisini küstürmek, üzmek, duygusal yönden incitmek. Gönlünü kırmak, gücendirmek.
* Çok üzmek, kırmak. Kaba söz ve davranışlarla üzmek.
Örnek: Onu, kalbini kırmadan uyarmaya çalış.
Fiyat kırmak deyiminin anlamı
* Bir nesnenin ya da emeğin önceden belirlenen fiyatı üzerinden indirim yapmak, fiyatı düşürmek.
* Fiyatı birilerinin verdiğinden az vermek, fiyatı düşürmek, fiyatı indirmek.
* Bir insanın satmak istediği malı daha kolay satabilmesi için malın fiyatında indirim yapması, satacağı eşyanın ücretini azaltması.
Örnek: Müteahhitlerden ikisi anlaşarak ihalede fiyat kırma yoluna gittiler.
Belini kırmak deyiminin anlamı
* Birine kötülük yaparak artık durumunu düzeltemeyecek hâle getirmek.
* Bir işin en güç tarafını yapmak.
* Birini bir şey yapamaz duruma getirmek.
Örnek: Tarlanın ortasından şu tümseği de kaldırdık mı işin belini kırmış sayılırız, artık gerisi kolay olacaktır.