Tesir; etki, izlenim, bir şeyde eser ve nişane bırakma, bir kimse veya durumun bir kimse veya şey üzerinde bıraktığı iz, bir nesnenin yada bir hâlin başka bir kimse veya nesne üzerinde kendini hissettiren gücü gibi anlamlara gelir. İşte tesir kelimesi ile ilgili cümleler.
– İçtiği şurup tesirini göstermeye başladı.
– Sıcaklar bir haftadır tesirini göstermeye başladı.
– Kış mevsimi iyiden iyiye tesirini göstermeye başladı.
– Orta malı bayağı birinin tesiri altında… (R. H. Karay)
– Kokmuşa tuz, kötüye söz tesir etmez.
– Bazılarının da kanaati şudur ki iyi ahlakta çalışmanın rolü ve tesiri vardır. (N. F. Kısakürek)
– Bu tehditler bize tesir etmez.
– Bir dakîka evvel işittiği hikâyenin tesîri altında idi. (A. M. Efendi)
– Annemin bana söylediklerinin tesirinde kalarak eşimin kalbini de kırdım.
– Komşularımızın durumları da bizim tutumumuza tesir eder. (B. Felek)
– Ben hiç kimsenin tesiri altında kalmadan konuşurum.
– Aynı kanunlar, aynı şeylere tesir edince neticeler de aynı olur. (Ö. Seyfettin)
– Doktorun verdiği ilaç tesirini göstermeye başladı.
– İslâm âlemi için o kadar tehlikeli olan ve siyâsî istikrâra tesir eden mehdî inancı kökleşir. (A. H. Tanpınar)
– Senin söylediklerin ona tesir etmez.
– Türk şâir ve muharrirlerinin istisnâsız hepsi, doğrudan doğruya veya bilvâsıta garp kültürünün tesiri altında kalmışlardır. (M. Kaplan)
– Ben kimseyi tesir altında bırakmak istemem.
– Sözleriniz bu deli kıza iyi tesir ediyor. (R. N. Güntekin)
– Öğretmenin konuşması, hepimize tesir etmişti.
– Fransa’nın bizim kültürümüz üstündeki tesirlerine dâir alelâde Tanzîmat fikirlerini sıralıyordu. (P. Safâ)
– Sıcak havanın tesiriyle oruç tutmakta zorlanan kişiler var.
– Belki Millî Mücâdele yıllarının bıraktığı bir tesirdir (A. H. Tanpınar)
– Hasan bu olayın tesiri etkisinde kaldı.
– Dürdâne’nin gösterdiği bu aşırı istek tesîrini göstermiş. (A. M. Efendi)
– Sen niye insanları tesirin altında bırakmaya çalışıyorsun?
– Namus sözü, bu saf, temiz ev kadınında her vakit büyük tesir yapardı. (R. N. Güntekin)
– Soğuyan kalbe hiçbir söz tesir etmez.
– Mithat Bey de bu haberin bendeki tesîriyle mücâdele edemeyecek kadar zayıftı. (P. Safâ)
– Maçın takım oyuncuları üzerindeki tesiri çok olumsuzdu.
– Küçük Türk kızı isimlerinin üzerimde ne hoş tesiri vardır. (R. H. Karay)
– Kitabın onda bıraktığı tesir çok büyüktü.
– Bu sözler derin ve kuvvetli bir tesir bıraktı. (P. Safa)
– Bakıyorum da sen de insanların tesiri altında kalarak konuşuyorsun.
– Gülbeyaz kalfanın sözleri sizde tesîrini göstermeye başladı. (A. M. fendi)
– Bu kitap bende çok tesir bıraktı.
– Bu deprem insanlarda çok tesir bıraktı.