Şart; bir anlaşmada yer alan hükümlerden her biri, belirli konularda tespit edilen anlaşma, bir şeyin varlığının veya meydana gelebilmesinin kendisine bağlı olduğu şey, bir şeyin var olabilmesi için gerekli olan husus, koşul, bağlı bulunulan dış durum, vaziyet, hal, koşul gibi anlamlara gelir. Şart dini terin olarak ise; yemin, ileri sürülen husus gerçekleşmediği takdirde karısını boşamaya varacak kadar kuvvetli yemin demektir. İşte şart kelimesi ile ilgili cümleler.
– Para almadan, vermeyeceğini şart koş ona.
– Sarfiyat hususunda bir şart koşmuyorlar. (R. H. Karay)
– 21 Kasım 1990’da yapılan Paris zirvesine otuz dört ülkenin devlet ve hükûmet başkanları katıldı. Bu zirvede “Paris şartı” denilen ortak metin imzâlandı. (M. Barlas)
– Şart olsun ki öldürünceye kadar döveceğim.
– Yakacağım ben bu şehri, şart olsun yakacağım. (B. Büyükarkın)
– Kalanları bıraksam da Denizli’yi yakmadan geri döner miyim? İşte gaz tenekeleri şurada duruyor. Ahdettim, şartım var. (B. Büyükarkın)
– Fakat mütâreke şartları ağır olsa gerek dedi. (R. E. Ünaydın)
– Anası, oğlan gelirse içeri almayacağına şart etmişti. (M. Ş. Esendal)
– Şövalyeler şart olarak silâhlarıyle berâber cenûba gitmelerini teklif ediyorlardı. (Ö. Seyfeddin)
– Artık hep, evli adamlar gibi biz de şart olsun yeminine başladık. (Ö. Seyfettin)
– Atatürk her şart içinde kendisini empoze edenlerdendi. (A. H. Tanpınar)
– Bunlar, sonu cemiyete dayanan realiteler olsa bile bizi kendimizi inkâra değil şartları değiştirmeye götürmelidir. (A. H. Tanpınar)
– Koştuğunuz şart da yerine geldi. (Kâtip Çelebi)
– Bu şartlar altında kim çalışır.
– O terkîbi vücûda getirebilecek şartları ben Türk milletinde görürüm. (S. Erol)
– İster istemez bu şartlara boyun eğecekti. (F. R. Atay)
– Mümtaz için kadın güzelliğinin iki büyük şartı vardı. (A. H. Tanpınar)