Feryat; haykırış, çığlık, çağırma, bağırma, bağırtı, âvâze, figan, imdat isteme, yardım dileme, haykırma gibi anlamlara gelir. Ayrıca feryat; şikâyet etme, sızlanma, inleme demektir. İşte feryat kelimesi ile ilgili cümleler.
– Boş yere feryat edip, gece gece olay çıkarma.
– Gönül insanı olmak, ateş ocağa düşünce feryat etmek değildir. Başkalarının ocağına ateş düştüğünde, hatta daha düşmeden feryat edebilmektir.
– Deprem sonrası, devletimiz feryat edenlere yardıma koştu.
– Feryat eden çiftçilerimizin de sesine kulak verin.
– Gece üst komşuda feryat ve figan göklere çıktı.
– Evladını kaybeden herkes feryat eder.
– Oradan küçücük bir fakir çocuk gibi feryadı bastığını işitirsiniz. (S. F. Abasıyanık)
– Ağza tat, boğaza feryat bir yudum çikolatasını yedik çok şükür.
– Kırlara doğru son defa olarak Dilber diye feryat ediyor. (S. Sezâî)
– İnsanların feryat etmesi ancak elim bir olay sonucu meydana gelir.
– Oradan küçücük bir fokun çocuk gibi feryâdı bastığını işitirsiniz. (S. Fâik)
– Kazanırken neşesine, kaybederken feryâdına dayanılmaz. (Y. Z. Ortaç)
– Pencereden kopardığım feryadı pek geç işittiler. (R. N. Güntekin)
– Bir şeyler yedik; ama ağza tat, boğaza feryat.
– Kadın hafif bir feryat kopardı. (R. N. Güntekin)
– Feryâdına hîç kimsenin yetmezsin / Feryâd ki feryâd sana kâr etmez. (Fuzûlî)
– Deprem sonrasında feryat ve figanlar etrafa yayıldı.
– Aniden bir feryat duydum.
– Hepimiz şimdi fiyatlardan, pahalılıktan feryat ediyoruz. (B. Felek)
– Duyulur belki en derin feryat. (H. F. Ozansoy)
– Feryâdıma yetişen olmadı.
– Feryat ederek gözlerini açan Satılmış, şaşkın şaşkın etrafına bakınıyordu. (E. E. Talu)
– Küçük Hanım ne çâre ki gene sükûna varamadı, susmasıyle yeniden feryâda başlaması bir oldu. (S. Ayverdi)
– Bedava olunca; ağza tat, boğaza feryat. Daha fazlasını parayla alacaksın.
– Anaların feryatları arşa kadar çıktı.
– Feryat edecek daha ne kaldı? (M. Nâci)
– Bir fiske attım, başladı feryâda, koştular imdâda. (E. C. Güney)
– Kuşlar feryat ederek kaçıştı ufuklara / Semâmızda mehtâbını parlayan yüzü soldu. (O. S. Orhon)
– Bu, bir hayat kurtarma feryadıdır. (B. Felek)
– Olay sonrası hastane koridorları, feryadı basan insanlarla doluydu.
– Annesi sütü geciktirince, bebecik feryadı bastı.