Kenar; bir şeyin bitiş kısmı, bitiş yeri, uçta kalan kısmı, bir şeyin bitişini tamamlayan koruyucu veya süsleyici kısım, bir şeyi çevreleyen çizgi, merkezden uzak olan yer, uç, köşe, yan, kıyı, sahil, pervaz, çizgi, antika gibi anlamlara gelir. Kenar mecaz anlamı ise, bir işin uzağında tutmak demektir. İşte kenar kelimesi ile ilgili cümleler.
– Çocuklar işi öğrendi, artık kenara çekilme vaktim geldi.
– İşini oğluna devredip kenara çekildi.
– Her ne kadar kenara çekilmiş olsa da, gidişatı kontrol izliyordu.
– Senin gömleği şimdilik kenara atalım, gelince yaparız.
– Üç yıl kadar kenar mahallede oturduk.
– Deniz kenarı henüz tenhâ idi. (R. N. Güntekin)
– Yolun kenarında bekle ben seni oradan alacağım.
– Hastane kenarlarında perişanlık çekmekten başka bir şey yapmıyoruz.
– Tuna kenarının neresini karıştırsanız içinde ya babanızın ya kardeşlerinizin bir kemiği bulunur. (N. Kemal)
– Kumaşın kenarı yırtık çıktı.
– Elbet biz de kenarından köşesinden çimleniriz ha… (R. N. Güntekin)
– Havuzun kenarındaki masada briç münâkaşası almış yürümüştür. (T. Buğra)
– Bu mendilin kenarı ötekinden daha sade.
– Kenarları biraz yayvan, enli bir İslav burnu. (P. Safâ)
– Müdür tam bir kenar süsü, memurlar ne iş yapıyor ne güç.
– Odanın bir kenarına oturur. (H. R. Gürpınar)
– Balkon kenarlarından asılan çocukları görünce bir hoş oluyorum.
– Kenarda kalmış köpükleri dudaklarıyle toplamaya davrandı. (A. Midhat Efendi)
– Sen bir kenarda otur ben hemen geleceğim.
– Ağır, ihtiyar misafirler kenarda bir odadan çıktılar. (M. Ş. Esendal)
– Mahallede kenar gezmeye çıkmışsın.
– Kenâra er döküp toplar kodular. (Kâtip Çelebi)
– Hâlâ, elinde bir bohça yapmak istediği bez parçasının kenarını bastırıyordu.
– Bir müddet yatağının kenarına oturup düşündü. (A. H. Tanpınar)
– Halının kenarları yırtılmaya başlamış.
– Kenarda kaldın Faruk Abi, gel yanımıza otur.
– O sırada karşı taraçadaki kadın elinde pirinç tası olduğu hâlde taraçanın kenarına kadar geldi. (O. V. Kanık)
– Böreğin kenar olan yerlerini ben yerim.
– Kenarları altın çizgili bu soluk pembe zarfı korku ile yırtıyorum. (Y. Z. Ortaç)
– Bu karenin kenarlarını düzgün bir şekilde kesmek gerekir.
– Denizin kenarına gidip oturdu.
– Salon dolu olduğundan, sonradan gelenler kenarda kaldılar.