Göğüs; vücûdun boyunla karın arasında bulunan ve kalp, akciğer gibi organları içine alan bölümü, bağır, döş, sîne, meme gibi anlamlara gelir. İşte göğüs kelimesi ile ilgili cümleler.
– Bu güne birçok zorluklara göğüs gererek geldik.
– Eski hatıraları gözünde canlanınca derin derin göğüs geçirdi.
– Senin başarılarınla göğsüm kabarıyor oğlum.
– Oğlunun başarılarından göğsü kabardı.
– Göğüs hastalıkları ile mücadele eden hastalar genelde çok fazla sağlık sorunu yaşarlar.
– Göğüs göğüse çarpışarak savaşı kazanmışlardı.
– Biraz açılan şalının önünde, o ana kadar bu derece olgunlaşmış olduğunu esvaplarının üstünden anlayamadığım göğsünü gördüm ve yepyeni bir Nüzhet keşfettim. (P. Safâ)
– Maddi sıkıntılar içinde, bu kadar göğüs vermek kolay değil.
– Birdenbire sustu ve göğüs geçirdi, hüzün, dertlenme derecesini bulmuştu. (T. Buğra)
– Okula, göğüs bağır açık bir şekilde gelemezsin.
– Tahminden âciz bulunduğu bir hayâtın sergüzeştlerine göğüs vermek lâzım gelecekti. (R. N. Güntekin)
– Göğsü daralmaya başlayınca, kapı ve pencereleri açtık.
– Sabret komşu kızı, yakındır o gün / Bakarsın ansızın belirmiş göğüs. (C. S. Tarancı)
– Anlatma şunları, göğsüm daralıyor.
– Genç ve meçhul kadın çocuğunu göğsüne basarak girdi. (A. Gündüz)
– Göğüs hastalıkları servisinde yangın çıkmış.
– Aramızda en sünepe, en suratsızı bile arslan gibi gâvura göğüs gerdi. (H. E. Adıvar)
– Milli takım, aldığı galibiyetlerle göğsümüzü kabarttı.
– Rüyâ şudur: Şeyh Edebâli’nin göğsünden hilâl şeklinde bir ay çıkar ve büyüyerek tam bedir hâlinde Osman’ın koynuna girer. (A. H. Tanpınar)
– Üniversiteyi kazanan öğrenciler, öğretmenlerinin göğsünü kabarttı.
– Göğüs bağır açık, ellerinde pankartlarla yürütüyorlar bu savaşı. (N. Cumalı)
– Evlatlarım başarılarıyla göğsümü kabartmaya devam ediyor.
– Kim bilir, bu erkek, kadınların zaafı ile göğsünü gere gere kaç kere istihza etmiştir. (H. C. Yalçın)
– Babası, göğsünü kabartmış en baş köşede oturuyordu.
– Göğsünün ortasında tıpkı çenesindeki sakalı andıran kırçıl, seyrek bir tutam kıl vardı. (R. H. Karay)
– Müdür, göğsünü kabartmış öğrencilere teşekkür konuşması yapıyordu.
– Bu günlere tüm zorluklara göğsünü gererek geldi.
– Hayatın lezzetleri içinde yüzen bizler, elbette geçici birçok zahmetlere katlanmaya ve birçok zorluklara göğüs germeye mecburduk. (A. Şinasi Hisar)
– Kadın, yumruğuyla göğsünü döverek ağlıyordu.
– Avrupalı’ya göğsümüzü gere gere gösterebilecek bir mektebimiz yok ama bir politika yapacağım. (R. N. Güntekin)
– Yıllarca bu hastalığa göğsünü germişti.
– Bak, göğsünde kanlı yaralardan kaç iftihar nişânı var. (N. Kemal)
– Dünden beri göğsümde bir ağrı olduğu için hiç rahat değilim.
– Fakat sanırsınız ki kahraman bir askerin düşmanla göğüs göğüse çarpışırken aldığı yaralardır. (R. N. Güntekin)
– Eleştirilere her zaman göğsünü germiş biri.
– Fakat o halde bile hissettiğim oluyor / Yine göğüsün bu coşan kalbe dar geldiğini. (Necmeddin H. Onan)
– Göğsünü gere gere çıktı ve şiirini okudu.
– Göğsünü gere gere takdir belgesini aldı.
– Konser alanında bazı kişiler, göğsünü yırtmaya başladılar.