Rakik: ince, ince yapılı, ince ruhlu, nâzik, merhametli, nârin, hassas, yumuşak kalpli, yufka yürekli, şefkat sahibi, hisli, çabuk üzülen, köle veya câriye gibi anlamlara gelir. İşte rakik kelimesi ile ilgili cümleler.
– Pembe, rakik, hassas dudaklarının arasına sıkıştırdı. (H. R. Gürpınar)
– Yazılarında olduğu gibi konuşurken de kelimelerin en asil ve en rakiklerinden seçiyordu. (O. S. Orhon)
– O ne ifrât ile rikkat. Hani etsen tâmik / Bir kadın rûhu değildir o kadar belki rakîk. (M. Akif)
– İslâm’ı tebliğ etmek için Tâif’e gittiği zaman, câhil, putperest ve egoist Tâif halkı kendisini taşlamışlardı. Dağlar Meleği, Hazret-i Cebrâil ile gelerek Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’e: “–Şu iki dağı birbirine çarparak bu kavmi helâk edeyim mi?” deyince Hazret-i Peygamber’in (s.a.v) hassas, rakik, şefkat ve merhametle dolu gönlü buna râzı olmadı: “–Hayır, ben Cenâb-ı Hak’tan, onların (bu belde halkının) soylarından, sadece Allâh’a ibadet edecek ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayacak bir nesil getirmesini dilerim.” buyurdu. (Buhârî, Bed’ü’l-Halk, 7; Müslim, Cihâd, 111)
– Kur’ân’ını aldı ve pencerenin kenârına geniş sedire oturarak mühtez ve rakik sesiyle tilâvete başladı. (Ö. Seyfeddin)
– Son günlerin heyecânât-ı rakîkası onu bî-ihtiyar bırakmıştı. (Mehmet Rauf)
– Eğer kendini maddeye râm olmaktan kurtarıp rûhânî bir hayat yaşamak istiyorsan, O Âlemlerin Efendisi’nin yetiştirmiş olduğu Bilâl, Yâsir ve Sevbânları bul! Onlarla berâber ol ve sâdıklaş ki hassâs, ince, rakîk ve zarîf bir gönle sâhip olasın.
– Bana acıyan kalb-i rakîkini yaralamak merhametsizlik olmaz mı? (S. Sezâî)
– Dâr-ı harpten (muhârebe yeri) alınan esirler rakik sayılırlarsa da bunlar dâr-ı İslâm’a ithal edilerek ihraz edilmedikçe memlûkiyetle mevsuf olmazlar. (Mehmet Z. Pakalın)
– Yazılarında olduğu gibi konuşurken de kelimelerin en asil ve en rakiklerinden seçiyordu.
– Hz Ebu Bekir’in hassas ve rakîk kalbi, büyük vedâyı sezmiş ve ayrılıklardan şikâyet eden bir ney gibi feryâda başlamıştı.
– Gönlünde ne kadar hissiyyât-ı rakîka ve kābiliyyet-i muhabbet var ise cümlesini de berâber götürmüş idi. (Nâmık Kemal)
– Bu kadar müşfik ve rakik, bu kadar güzel ahlâklı bir insan olduğunu hatırlamıyorum. (R. N. Güntekin)