Kılıç; çelikten yapılmış, uzun, düz ya da biraz eğri, bir yüzü ya da iki yüzü de keskin, kın içinde bele takılan, kabzasından tutularak kullanılan kesici silah demektir. Kılıç mecaz anlamı ise; saldırmak, hücum etmek demektir. İşte kılıç kelimesi ile ilgili gerçek ve mecaz anlamlı cümleler.
– Son anda kılıcı kınına koymaya karar verdiler.
– Zavallı, savunmasız köylüleri kılıçtan geçirmişlerdi.
– Bizim müdür, acem kılıcı gibi iki tarfı da kesiyor; ama kimden yana olduğu belli değil.
– Zırhları biraz paslanmış ve yaldızları bir hayli solmuş eğri kılıçlar asılıydı. (A. Ş. Hisar)
– Zalimlere karşı durmak mı istiyorsun? Atın eşkin, kılıcın keskin olmalı!
– Vâiz çıkar yüksek kürsî üstüne / Cennetleri verir kendi dostuna / Kılıç sallar müninlerin kasdına / O meclisten kaçan câna aşk olsun. (Ferdî – Ş.A.D.)
– Savaş meydanlarında yıllarca kılıç çalmıştı.
– Kılıç kullanmasını bildiği için hemen onu işe aldık.
– Kılıç kuşanmış askerler tören alanındaydı.
– Kılıç çekenlerin hepsi kılıçla ölecek.
– Osmanlı Türkleri’nin harp âleti olarak kullandıkları kılıçların çoğu eğri idi. (M. Z. Pakalın)
– Atalarımız yıllardır bu topraklarda kılıç oynatmış.
– Kılıç kullanmayı gerçekten çok iyi biliyor.
– Düşmana erken vakitte kılıç üşürmeye başladılar.
– Düşmana karşı kılıç çekip, birden saldırdı.
– Hasan bir kalkan ve bir kılıç aldı.
– Kan ile kılıçtır görünen bayrağımızda. (N. Kemal)
– Adam kılıcı öyle bir sallıyor ki sanırsın tespih sallıyor.
– Kılıç takmış askerler tören alanındaydı.
– Bizim zavallı soydaşlarımıza kadar önünüze kim rast geldiyse kılıçtan geçirdiniz. (Y. Kadri Karaosmanoğlu)
– Hâkānın baş ucunda bir kılıç asılıdır. (F. N. Çamlıbel)
– Cahile ilim öğretmek ile zalime kılıç vermek aynı şeydir.
– Kale kapılarında Allah adına birbirine kılıç üşürenler… (A. İlhan)
– Katıldığı savaşlarda kahramanca kılıç sallamış bir yiğitti.
– Senin kılıç merakın beni öldürecek.
– Kılıçlama kaçmaya başlayınca peşine takıldık.
– Kılıçla yaşayan kılıçla ölür.
– Harçlığını aldığı gibi, kılıçlama kaçarak bakkala gitti.
– Harbiyede beraber okumuşlar, beraber kılıç kuşanmışlardı. (H. Edip Adıvar)
– Bir ulusu ele geçirmek ve egemenlik altına almak için iki yol var. Birisi kılıçla. Diğeri borçla.
– Zırhları biraz paslanmış ve yaldızları bir hayli solmuş eğri kılıçlar asılıydı. (A. Şinasi Hisar)
– Kılıç kınını kesmez dersler, merak etme sana sorun çıkarmaz.