Perestiş; sevmek, taparcasına sevme, aşırı derecede sevme, delicesine sevme, tapma derecesinde sevgi duyma, ibâdet, tapınma, meftûniyet, düşkünlük gibi anlamlara gelir. İşte perestiş kelimesi ile ilgili cümleler.
– Onu hırçın bir perestişle seviyordum. (Reşat N. Güntekin)
– Küçük hanıma bütün ruhumla perestiş ediyorum. (Ö. Seyfettin)
– Ne kadar yıl perestiş ettim ben. (Cenap Şahâbeddin)
– Bunlara karşı kalbinde hâsıl olan perestişten men’-i nefs etmek kāil olunacak bir fedâkârlık değildi. (Mehmet Rauf)
– Nitekim gerçek bir şeyh-i kâmili bulduğunda rûh, onda Allâh’ın nûrunu seyreder: «Benim gerçek mahbûbum sensin!» der ve daha evvel gönül verdiği nefsin pençesinden kurtulmak için onun verdiği tâlimatları harfiyyen yerine getirir. Böylece perestiş ettiği dünyâ nîmetleri onun gözünde aşağılanır, kalbini tatmîne medâr olacak muhabbetullâha tevcîh gerçekleşir.
– Annem, dünyâda en sevdiğim, dünyâda yegâne prestiş ettiğim bu vücûd-ı muhterem (…) on beş sene evvel beni ilk sabah namazına kaldırmış idi. (Ö. Seyfeddin)
– Bir bütün nakş-âver-i dîdârıdır kim levh-i dil / Kâinât eyler perestiş seyr edip timsâlimi. (Leskofçalı Gālib)
– Kalbinden âhiret fikri, Allah korkusu ve Allah muhabbeti silinen insanlar, şahsî maksat ve menfaatlerine perestiş edeceklerinden, onların, bu âlemin en zararlı unsuru hâline geleceği şüphesizdir. Bu tür insanların nazarında millet ve vatan sevgisi, umûmî menfaat, tarihten ibret alma gibi fazîletler gayet gülünç şeylerdir.
– Sana ben safveti kalbimle perestis ederim.
– Gör secde-i niyâzı sen bana hûblarda / Şâyeste-i perestiş bir âfitâb göster. (Nâilî)
– Artık gerçek sevgiler yok herkes sahte, nerede o eski perestişler sevdalar.