Bugünkü Peru toprakları üzerinde, XII. yüzyıldan beri yayılan parlak İnka İmparatorluğu, İspanyol Francisco tarafından, XVI. yüzyılın birinci yarısında ele geçirildi ve yok edildi.
Hernan Cortes, Meksika’nın fethini gerçekleştirirken, askerlerden çok haydut ve serserilerden meydana gelen bir birlik, 1524 yılında Panama’ya çıktı. Bu küçük ordunun komutanı Francisco Pizarro adında, okuyup yazması olmayan bir karacahildi. Komşu İmparatorluğun altın içinde yüzdüğünü duyan Francisco, Peru kıyısına yanaştı ve bu zengin ülkeyi zaptetmeğe karar verdi. Bu girişimi başarıya ulaştırmak için Pizarro, İspanya’ya gitti, oradan takviye kuvvetleri aldı ve 1530 yılında üç kardeşiyle birlikte, inkaların bütün altınlarına sahip olmayı kafasına koyarak geri döndü. Ordusu, amansız And sıradağlarını zorlukla aştıktan sonra, 1532’de İnka imparatorluğunun başkenti Cuzco’ya ulaştı. Kral Atuahualpa tarafından iyi karşılanıp ağırlanan Pizarro ve arkadaşları, anıtları altın heykellerle süslü bu şehrin güzelliklerine hayran kaldılar. Orada, ağaçları altından yapılma bir kutsal meyve bahçesi de vardı.
Pizarro, Atahualpa’yı hileyle yakalattı ve öldürttü. Cuzco, İspanyollar tarafından alt üst edilip yağmalandı. Pizarro, Lima’yı kurdu; daha sonra teğmenleriyle kavgaya tutuştu. Onlardan birini öldürttü; ama kendisi de 1541 yılında sarayında katledildi. Kendini Peru kralı ilân eden kardeşi Gonzalo ise, ona karşı Kari V’in gönderdiği birlikler tarafından 1548 yılında öldürüldü.
İnkalar
İnkalar, And Dağları’nın yüksek kesimlerindeki vadilerde yaşamış ve 12.-16. yüzyıllarda büyük bir imparatorluk kurmuş olan Güney Amerika yerli halkıdır. 16. yüzyıldaki İspanyol istilasından önce, ortalama 5-10 milyon nüfuslu çok iyi örgütlü bu imparatorluk, 14. ve 15. yüzyıllarda güçlenerek topraklarını bu günkü Bolivya, Peru, Ekvador ile Arjantin ve Şili’nin bazı bölimlerini içine alacak kadar genişletmiştir.
İnkalar, Güney Amerika’da And Dağları bölgesinde yaşamış, büyük bir imparatorluk kurmuşlardır. Bu uygarlığın, Peru ile Bolivya arasında yer alan Titicaca (Titikaka) Gölü çevresinde yaşamaya başladıkları, buradan çevreye yayıldıkları belirtilmektedir. Her mevsim sıcak, nemli ve yağışlı olan ekvatoral iklim bölgesinde yaşamaya en elverişli yerler, yüksek kesimler olduğu için bu uygarlık, yaşam alanı olarak yüksek yerleri seçmişlerdir.