Kayaların içinde bulgulanan kuru kemikler, izler, mineralleşmiş cisimler, vaktiyle Dünyamızda yaşamış olan hayvan türlerinin varlığını kanıtlar. Bunlara fosil denir. Ancak, fosillerin korunma koşulları, 600 milyar yıldan daha gerilere gitmek olanağını vermez.
Hayvan yaşamı, tıpkı bitki yaşamı gibi, milyarlarca yıl Önce ortaya çıktı. En dayanıksız türler kesinlikle yok oldu; öyle ki, onların ne biçimlerini, ne yaşayış şekillerini hemen hemen hiç kafamızda canlandıramıyoruz. Bununla birlikte, tıpkı Narborough adasındaki iguanalar gibi soyu çok eski hayvanlar hâlâ vardır. Hattâ 1938’de, Güney Afrikalı bir balıkçı, ağlarında bir coelacanthus getirdi; derin deniz çukurlarında yaşayan bu balık, 350 milyon yıldan bu yana değişmemiştir. Oysa onun 70 milyon yıldan beri yok olduğu sanılıyordu. Coelacanthusun yüzgeçlerinden bazıları, İchtyosega’nınkiler gibi, ayak şeklindedir. (300 milyon yıl önce Grönland’da yaşayan İchtyosega, hem suda yüzen, hem karaya tırmanabilen ilk hayvandır). Bulunan en eski kuş fosili, arkeopteriks’tir; 130 milyon yıl önce uçan bu hayvan, sıçrayarak giden, çevik bir sürüngen türüydü; sıçrayışları sırasında, tüylerle örtülü organlarının desteğiyle kendini salıveriyordu. Pullarla kaplı başıyla kuyruğu, bir kertenkeleninkilere benziyordu. Galler Ülkesi’nde, soreks iriliğinde küçük kürklü hayvanların fosil kalıntıları bulunmuştur. 60 ilâ 70 milyon yıl önce yaşamakta olan sebüpitek, bugünkü pek çok maymunun atasıdır.