Nezaret; bakma, bakış, gözetme, görme, seyir, seyretme, yoklama, muâyene, kontrol, idâre, manzara gibi anlamlara gelir. Nezaret hukuk anlamı ise; güvenlik kuvvetlerince belli bir süre, belli bir yerde alıkonma, gözaltı, gözetim demektir. Ayrıca nezaret, bakanlık anlamına da gelir. İşte nezaret kelimesi ile ilgili cümleler.
– Köşkü eşyâsıyle berâber tutmuşlardı. Bahçe içerisinde nezâreti güzel, kuş kafesi gibi bir yerdi (Kerîme Nâdir)
– Sevincimi belli etmemek için tekerleklerin çıkarılmasına hâlâ nezaret ediyorum. (A. Gündüz)
– Babamın mektep arkadaşı Harbiye nezâretine getirildi. (Reşat N. Güntekin)
– Bütün gece annesine nezaret etti.
– Rabbinin hükmüne sabret! Çünkü Sen, Bizim nezâretimiz altındasın! Kalktığın sırada Rabbini hamd ile tesbîh et! (et-Tûr, 48)
– …her kriz, her mâlî buhran, bir nâzırı iskemlesinden yere yıkıp bir başkasını oturtur; böylece de nezâret koltuğu bir boşalır, bir dolar (Sâmiha Ayverdi)
– Sağlıkta şiddete tutuklama ve nezaret cezası gelecek.
– Sarhoş sürücü geceyi nezarethanede geçirmek zorunda kaldı.
– Sultan 2. Bayezıd, küçük yaştan itibaren büyük bir ihtimamla yetiştirilmiş, henüz yedi yaşında iken Hadım Ali Paşa’nın nezâretinde Amasya vâliliğine tâyin edilmiştir.
– Biz Ahmet’i nezaret altına aldık.
– YPG Menbiç’i boşaltacak, ABD ve Türkiye nezaret edecek.
– Virüsün nöbetine de polis nezaret etmekte.
– Duruşma sonrası kendisine nezaret eden jandarmaların elinden kaçmaya çalıştı.
– Mekke’nin fethinde, Kâbe’nin içindeki putlar tamâmen kırılıp atılmış ve Kâbe’nin içi dışı, Peygamber Efendimiz’in nezâretinde Zemzem’le yıkanmıştır. O günden beri Kâbe, Kurban bayramının arefesinde Zemzem ve gül suyu ile yıkanıp temizlenir, misk ü amberle kokulanır ve örtüsü yenilenir.
– Bir Fransız mîmârın nezâreti altında gömülü olduğu topraklardan çıkarılır (Ahmet Hâşim)
– Zaptiye nezaretinde temiz bir dayaktan sonra hepimizi bir yere sürdüler.” (Reşat Nuri Güntekin)