Nafile; boşa giden, boş yere, boşuna, işe yaramayan, yararsız, faydasız, beyhude gibi anlamlara gelir. Ayrıca nafile islam dininde; farz, vacib ve sünnet ibadetlerin dışında sevap kazanmak için yapılan ve ve Hz Peygamber (sav)’in de yapmış olduğu tüm ibadetler ve davranışlar demektir. Diğer bir ifade ile nafile din kelimesi olarak; bir kimsenin dînen mecbur ve mükellef olmadığı halde sırf Allah rızâsını kazanmak maksadıyle farz dışında kıldığı namaz, tuttuğu oruç ve yaptığı her türlü hayırlı iş ve davranış demektir. İşte nafile kelimesi ile ilgili cümleler.
– Bu (…) gāliba nâfile bir hareket oldu (Peyâmi Safâ)
– Avukata söyle, nafile beklemesin. (R. H. Karay)
– O bütün gece çalışmayı denedi, ama nafile.
– Ahmet sigarayı bırakmaya çalıştı ama nafile.
– Nâfile yere kanınızı döktürmeyin (Ömer Seyfeddin)
– Bu kadar çaba göstermem nafile, bu işi de yapamayacağım.
– Birlikte olduğu çocuk konusunda ailesi onu çok uyardı ama nafile.
– Nafile yere uğraşıyorsun, bu araba tamir olmaz.
– Bu çocuk nâfile dedim, inşallah mesut olur. Fakat bu ahlâk ile hiç ummuyorum (Reşat N. Güntekin)
– Ne yapsam nafile, beni anlamıyor.
– Dil dökmelerim hep nafile oldu, adam yine bildiğini okudu.
– Bu kadar çalışmam nafile, yarın başarılı olamayacağım.
– Bir zevk aramak kaydına düşmekle zamanda / Her gün yorulup nâfile bin yıl yaşamış Nûh (Yahyâ Kemal)
– Annemi bizimle gelmesi için ikna etmeye çalıştım ama nafile.
– Sınava girsem de nafile, çünkü hiç çalışmadım.
– Biz beş dakika kapıyı çaldık, ama nafile.
– Nafile namazlar, farz ve vacip olan namazlar dışında kılınan namazlardır.
– Patronu her sabah, geç kalmaması konusunda uyarıyor ama nafile.
– Bey, kıza nâfile eziyet ediyorsunuz (Hüseyin R. Gürpınar)
– Teravih namazı, Ramazan ayı boyunca yatsı namazından sonra kılınan nafile bir namazdır.
– Bir güzel sözün için günlerdir etrafında dolaşıyorum ama nafile.
– Delikanlı çağımızdaki cevher / Yalvarmak, yakarmak nafile bugün. (C. S. Tarancı)
– Nâfile zahmet etmeyin (Ahmed Midhat Efendi)