Boykot; bir ülkenin, ticari bir kuruluşun ya da bir kişinin, haksız uygulamalarına örgütlü olarak karşı çıkma eylemidir. Diğer bir ifade ile Boykot veya direniş; bir işi, bir davranışı yapmama kararı alma demektir. Bir kimse, bir topluluk veya bir ülkeyle, amaca ulaşmak için her türlü ilişkiyi kesme anlamına gelen Boykot sözcüğü ilk kez 19. yüzyılda İrlanda’da kullanıldı. O dönemde İngiltere’de yaşayan İrlandalı büyük toprak sahipleri topraklarını işletilmek üzere simsarlara kiralıyorlardı. Bu simsarlar da, yüksek kazanç sağlamak amacıyla, yoksul çiftçilerden bile zorla para topluyorlardı. Bunlardan biri de, Charles Cunningham Boy-cott (1832-97) adında acımasızlığıyla tanınmış bir simsardı. Ödeyecekleri kiraları kendileri saptamak isteyen İrlandalı çiftçilerle Boycott arasında 1880 yılında anlaşmazlık çıktı. Bunun üzerine Boycott’un çiftliğine saldıran kiracı çiftçiler, hizmetçileri sindirerek, Boycott’a posta ve yiyecek ulaşımını engellediler. Boycott yabancı işçi tutarak, 900 askerin koruması altında ekini kaldırtabildi. Boykot terimi, Boycott’a karşı gerçekleştirilen toplu protesto eyleminden sonra yaygınlık kazandı.
Günümüzde daha çok, bir ülkenin yönetiminden duyulan hoşnutsuzluğa dikkati çekmek amacıyla boykota başvurulmaktadır. Örneğin birçok ülke, Güney Afrika Cumhuriyeti’nin Siyah Afrikalılar’a uyguladığı haksız yaptırımları onaylamadığından, bu ülkenin mallarını satın almayarak, boykot etmektedir. Afganistan’a SSCB askerlerini protesto etmek amacıyla, ABD ile bazı ülkeler 1980 Moskova Yaz Olimpiyat Oyunları’nı boykot etmişti. 1984 yılında ise SSCB ve Dogu Avrupa’daki sosyalist ülkeler, oyunlarda ticari kaygıların ağırlık kazandığı gerekçesiyle, Los Angeles Olimpiyat Oyunları’nı boykot ettiler.
Son yıllarda eğitim sorunlarına dikkat çekmek amacıyla yüksekokul ve üniversite öğrencileri yemek boykotuna; toplusözleşme koşullarını ve düşük ücretleri protesto etmek amacıyla da işçiler yemek boykotu ve servis araçlarına binmeme türünden boykotlara başvurmaktadırlar.