Müşkül; zor, çetin, güç, güçlük, engel, problem, zorluk, halledilmesi – çözüme kavuşturulması güç iş veya mesele gibi anlamlara gelir. İşte müşkül kelimesi ile ilgili cümleler.
– Yutkunuyor, ara sıra parmaklarıyla alnındaki terleri siliyordu. Çok müşkül bir vaziyette kalmıştı. (R. N. Güntekin)
– Etrâfında bu mühim müşkülü soracağı bir adam aradı (Ahmet H. Tanpınar)
– Bu müşkül günler elbet geçecek.
– Müşkül bir vaziyete düşen kızı kurtarmak için en iyi çâre bahsi kapatmaktı (Sâmiha Ayverdi)
– Müşkül budur ki ölmeden evvel ölür kişi. (Y. K. Beyatlı)
– Ah şu yoksulluk ne müşkül şeydir, sen bilir misin?.. Herhangi bir müşkül ve güçlüğe rastlarsan Allah’ın ismini an, Besmele çek… (E. Yıldırım, A. Eymen)
– Ne var ki fazla fiyat politikası Arap âlemini de müşkül duruma sokmuştur (Ergun Göze)
– Mesnevî, insanın iç dünyasına ayna tutarak kendini tanımasına ve müşküllerini çözmesine yardımcı oluyor.
– Mektubunuzu aldım, çok müşkül olan sualinize hatıralarımı yoklayarak cevap vermeye çalışacağım. (H. S. Tanrıöver)
– Bir kitâb okumuşuz kim kamu allâme-i asr / Ger suâl eylesevüz halledemez müşkilimiz (Zâtî)
– Herkesin gönlü hoştu lakin bir müşkül vardı ki halledilmesi için günler ve günlerce uğraştı…
– Hz Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî buyurur; Seyr u sülûk yoluna girmeden, yani sûfî olmadan ebediyet yolculuğunda istikâmet üzere yürüyebilmek, pek müşküldür. Çünkü nefsi emmârenin insanı helâk eden türlü türlü belâ, tuzak ve kandırmacaları vardır.
– Kimden kime etmeli şikâyet / Bu müşkile kim verir nihâyet (Abdülhak Hâmit)
– Muhsinzâde Mehmed Paşa, devletin girdiği müşkül durumdan sıyrılmak için çareler aramakta idi.
– Onlar da maddî ve mânevî müşküllerin halledilmesini, Allah Teâlâʼdan niyâz ederler.
– Savaş devam ederken İran ‘ın da 1590 ‘da kaybettiği toprakları geri almak üzere savaş açması Osmanlı Devleti’nin iyice müşkül duruma soktu.
– Âşıkım, etmek yolunda terk-i can müşkil değil (Cenap Şahâbeddin)