Muhasara; kuşatmak, (çevresini yada etrafını) çevirmek, sarmak, ablukaya almak demektir. Diğer bir ifade ile muhasara; bir şehir veya müstahkem mevkiî ele geçirmek maksadıyla yapılan kuşatma ve dışarı ile bağlantılarını kesme işi gibi anlamlara gelmektedir. Kısacası muhasara; kale, şehir, kasaba vb. bir yerin yâhut bir birliğin etrâfını askerle çevirip giriş çıkış ve ikmal yollarını kesme, kuşatma anlamına gelir
Muhasara Kelimesi ile ilgili örnek cümleler
– Avluda neden bir köşede muhasara altına alındığımı o vakit anlamıştım. (Y. K. Karaosmanoğlu)
– Büyük kalelerin fethedilmesi maksadıyla yapılan muhasara savaşlarının yerini büyük ölçüde meydan savaşları aldı. Haliyle bu durum muhasara toplarının öneminin azalmasına sebep oldu. (M. Duman)
– Sultan Alparslan, Malazgirt zaferinden sonra, 1072 senesinde, çok sayıda atlı ile Mâverâünnehir’e doğru sefere çıktı ve Amuderya Nehri üzerinde bulunan Hana Kalesi’ni muhâsara etti.
– İznik’in düşman tarafından muhâsarasını beklemeyerek bir huruç hareketi icrâ etti (Yahyâ Kemal)
– Real Madrid Barcelona kalesini muhasara altına aldı.
– Kendi adı ile tanınan câmii bu muhâsara günlerinin hâtırası olarak yaptırmış yâhut da o günlerde tâmir ettirmiş olması çok mümkündür (Ahmet H. Tanpınar)
– Müşriklerin bu muhâsaradan maksatları, Hz Peygamberi (sav) kendilerine teslîm oluncaya kadar müslümanları aç bırakmak ve bu sûretle Allâh’ın Rasûlü’nü öldürebilmek için bir fırsat yakalamaktı. Ancak Ebû Tâlib’in riyâsetindeki Hâşimoğulları’yla birleşmiş bulunan müslümanlar, Varlık Nûru’nu koruyabilmek için, gerektiğinde kanlarını son damlasına kadar fedâ etmeye kararlıydılar.
– Palmir’deki muhâsara hattını beş on atlı ile gizlice geçmiş (Refik H. Karay)
– Sonunda kale muhasara altına alındı.
– Sav Tekin’in çağrısına uyup çadırına gitmek üzere hazırlanan Bizans elçileri, ordunun muhâsarayı kaldırıp apar topar yola çıktığını görünce şaşırdı (Mustafa N. Sepetçioğlu).
– Durumu müsait gören Leh kuvvetleri Kamaniçe Kalesi ni muhasara edip, İsakçı Kalesi civarına kadar geldiler.
– 1291’de Moğol ordusu Konya’yı muhâsara ettiği zaman şehrin hâkiminin Ahmed Şah Kazzaz adında bir ahi olduğunu biliyoruz (Ahmet H. Tanpınar)