Değirmen; buğday, kahve, susam gibi tane durumundaki şeyleri öğüten araç ya da aygıt demektir. Diğer bir ifade ile değirmen, içinde öğütme işinin yapıldığı yapı demektir. İşte değirmen kelimesi ile ilgili cümleler.
– Değirmen bozulmuş.
– Buğday öğütmek için değirmene gitti.
– Değirmende biraz kahve çekti. (S. F. Abasıyanık)
– Bir zamanlar fakir olan ama güzel bir kızı olan bir değirmenci vardı.
– Hasılı, hastaneye benzemeyen hastanemden pek memnundum. Yalnız, bu değirmenin suyu nereden geliyordu?” (Reşat Nuri Güntekin)
– Un değirmeninde mısır öğüttük.
– Ben yeni dokuma tezgahımı denedikten sonra, yatağımı yaptım ve kahve değirmenini tamir ettim.
– Büyükbabam bir değirmenciydi.
– Buğday öğütmek için değirmene kadar gittiler.
– Mame kahve çekirdeklerini öğütmek için kahve değirmeni kullanır.
– Karabiber değirmenini bana uzat.
– Taş değirmenler geleneksel hayatın bir parçası olmuştur.
– Anneannem bir avuç yeşil fasulyeyi çıkardı. Onları eski bir tavanın içine döktü. Sabırla onları kızarttı, bakır kulplu bir ahşap el değirmeninde öğüttü, sonucu eski moda bir Macar espresso makinesi içine sıktı, onu bir tepsiye koydu ve iki saat sonra, o kahveydi.
– Değirmen taşı döndükçe buğdayları un haline getiriyor.
– Ben yeni dokuma tezgahımı denedikten sonra, yatağımı yaptım ve kahve değirmenini tamir ettim.
– Barajın aşağısında bir su değirmeni vardı.
– Taşıma su ile değirmen dönmez.
– Bir değirmenin çalışabilmesi için rüzgâr ne kadar zorunlu ise insanların başarıya ulaşabilmeleri için birbirlerine yardımcı olmaları o kadar gereklidir.
– Hollanda’da nereye gidersen git farketmez, yel değirmenlerini göreceksin.
– Nereden geliyor bu değirmenin suyu, anlat da bilelim.
– Sinop ilinde yazılı ve sözlü kaynaklara göre 100-150 civarında su değirmenin varlığından söz edilmektedir.