Bangladeş, Asya’nın güneyinde bir kıyı ülkesidir. Güneyde Bengal Körfezi’ne bakan Bangladeş batı, kuzey ve kuzeydoğuda Hindistan, güneydoğuda Birmanya ile çevrilidir. Daha önce Pakistan’ın bir parçası olan ve Doğu Pakistan olarak bilinen Bangladeş, 1971 yılında bağımsızlığına kavuştu. Görünüşte bir cumhuriyet olmakla birlikte, 1982’den beri askeri yönetim altındadır. Başkenti Dakka, en önemli limanı da Çittagong’dur. Bangladeş’in anlamı “Bengal’in ülkesi” olup, Nüfusun %89’u Müslüman, resmî dini İslam’dır. Geri kalan kısmı Hindu ve Budisttir.
BANGLADEŞ’E İLİŞKİN BİLGİLER
YÜZÖLÇÜMÜ: 147.570 km²
NÜFUS: 164,7 milyon (2017).
BAŞKENT: Dakka.
PARA BİRİMİ: Bangladeş Takası
RESMİ DİLİ: Bengalce
YÖNETİM BİÇİMİ: Cumhuriyet; 1982’den beri askeri yönetim altında.
Bangladeş çok sayıda akarsuyu bulunan düzlük bir ülkedir. Bengal Körfezi’ne dökülen Büyük Ganj, Brahmaputra ve Meghna ırmakları dünyanın en büyük deltasını oluşturur. Kıyılarda mangrov bataklıkları, doğudaki Çittagong çevresinde ise ormanlarla örtülü tepeler vardır. Bangladeş’te nemli ve tropikal bir iklim görülür. Bol yağış getiren muson rüzgârları, sık sık su baskınlarına yol açarak, insanlara ve ekinlere zarar verir. Yaz başlarında görülen şiddetli fırtınalar kuzeye yöneldiğinde, tüm köyleri sular altında bırakarak büyük zarara neden olur. Bangladeş’in güney kıyısındaki Sundarbans denilen büyük bataklık ormanı, soyu tükenmekte olan Bengal kaplanının son sığınağıdır. Bu kaplanın boyu 3 metreye ulaşır. Ayrıca bölgede birçok timsah ve sürüngen hayvan türüne rastlanır.
Bangladeş halkının büyük çoğunluğunu Bengalliler oluşturur. Resmi dili Bengali olan halkın çoğunluğu Müslüman’dır. Ayrıca ülkede çok sayıda Hindu ve daha az sayıda Budacı yaşamaktadır. Bangladeş’te zengin bir müzik, dans ve edebiyat geleneği vardır. Bangladeş dünyanın en kalabalık ve en yoksul ülkeleri arasında yer almaktadır.
Halkın büyük çoğunluğu çiftçilikle geçinir. Su baskınlarının erişemeyeceği yüksek ırmak kıyıları ve tepeciklerde kurulan tarım alanlarında pirinç, şekerkamışı, tütün ve sebze yetiştirilir. Ülkede en çok yetişen ve dışarıya satılan jüt işlenerek, çuval ve kaba dokumalarda kullanılır. Bangladeş dünya jüt üretiminin beşte dördünü karşılamaktadır. Geliştirilen sulama sistemlerinin tarımsal üretime önemli katkısı olmaktadır.
Nüfusunun çoğu kırsal kesimde yaşayan Bangladeş’te, kentleşme ve sanayileşme yetersiz düzeydedir. Köylerde pamuklu dokuma ve tütün sarma işlemlerinin yapıldığı küçük ev işletmeleri yaygındır. Ormancılık gelişmiştir; Kulna ve Çittagong’da kâğıt üretilmektedir. Ülke doğal gaz dışında, maden bakımından yoksuldur. Kara ve demiryollarının yanı sıra gelişkin suyolları ülkenin ulaşım sistemini oluşturur. Dünyanın en uzun kumsalının (120 km) yer aldığı Bangladeş, çok sayıda turist çeker.
Bangladeş Tarihi
Pakistan Devleti 1947 yılında Hindistan’ın illiye bölünmesiyle kuruldu. Bu bölünme sonucu, halkının çoğunluğu Müslüman olan Pakistan’la, büyük çoğunluğun Hindu olduğu Hindistan, iki ayrı devlet olarak ortaya çıktı. Pakistan, Doğu Pakistan ve Batı Pakistan olarak bilinen iki eyaletten oluşuyordu. Ne var ki, Hindistan topraklarının birbirinden ayırdığı bu iki eyalet arasında 1.500 kilometrelik bir uzaklık bulunuyordu. Bu bölünme coğrafya açısından olduğu kadar, kültür ve dil açısından da sorunlar yarattı.
Daha yoksul olan Doğu Pakistan’da batıya karşı artan bir tepki gelişmeye başladı. Bu tepki 1971’de, Doğu Pakistan’da yaşayan Bengalliler’in Pakistan hükümetine başkaldırmasına ve bağımsız bir Bangladeş cumhuriyeti istemesine yol açtı. Sonuçta iç savaş çıktı. Pakistan hükümeti isyanı bastırmaya çalıştı. Bengalliler’e Hindistan arka çıkınca, Hindistan ile Pakistan arasında savaş başladı. Hint askerleri Doğu Pakistan’a girdi ve Pakistan ordusunu yenilgiye uğrattı.
Bengalliler 1972’de Şeyh Mucibü’r-Rah-man’ın başkanlığında Bangladeş Devleti’ni kurdular. Ama, ekonomik sorunlar ve besin maddelerinin yetersiz oluşu ülkede büyük bir hoşnutsuzluğa yol açtı. Mucibü’r-Rahman daha fazla yetkiye sahip olmak için 1974’te cumhurbaşkanlığını ilan etti. 1975’te askeri liderler yönetime el koydular. Başkan MuCibü’r-Rahman darbe sırasında öldürüldü ve General Ziyaü’r-Rahman başkanlığa getirildi. Demokratik bir yönetim biçimi kurmak amacıyla 1978 yılında seçim yapıldıysa da, siyasal çalkantılar ve ekonomik bunalım sürdü.
Ziyaü’r-Rahman 1981 yılında Çittagong’da bir grup subay tarafından öldürüldü. Yerine yardımcısı Abdüssettar geçti. Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı General Erşad 1982’de Abdüssettar’ı devirerek sıkı yönetim ilan etti ve tüm yetkileri kendinde topladı. Ne var ki, izlediği baskıcı tutum ve kötüye giden ekonomik durum ülkedeki hoşnutsuzluğu artırdı. 1985’te yapılan göstermelik bir halk oylamasıyla Erşad’ın devlet başkanlığında kalması onaylandı. 1986’da sıkı yönetimin kaldırılmasına karşın, baskılar sürdü.