Mihnet; üzüntü, sıkıntı, meşakkat, zahmet, eziyet, gam, keder, dert, belâ, imtihan, musibet gibi anlamlarına gelir. Mihnet mecazi anlamı ise, tecrübe ve sınamak anlamlarına gelir.
Mihnet çekmek: Sıkıntı çekmek, bir işin ya da durumun yarattığı üzücü ve sıkıntılı duruma katlanmak demektir.
Mihnet kelimesi ile ilgili örnek cümleler
– Her mihnet kabulüm yeter ki / Gün eksilmesin penceremden. (C. S. Tarancı)
– Âşıkın ancak murâdı dostunun maksûdudur Çekse de bin derd ü mihnet hep sebât etmek gerek. Arzû-yı dü-cihândan geçmedir aşka nişân Terk-i cân. (Adile Sultan)
– Hile ile iş gören mihnet ile can verir. (Atasözü)
– Zâde Bahşı için, Fenârî-zâde Kadı Ali, İstanbul’dan mektup göndererek, Tokat’tan getirttiler; mübarek olsun, devlet gelsin, mihnet gitsin. (Kutadgu Bilig)
– Mihnet ve meşakkat tepelerini aşmak, zorluk ve güçlük vadilerini geçmek ise ancak sabra ve sebata bağlıdır. (V. Yıldız)
– Bir dosta, dostun cefâsı nasıl ağır gelir ki?.. Cefâ ve ıztırap bir şeyin içi gibidir. Dostluk onun kabuğuna benzer. Dostluğun belirtisi belâlardan, âfetlerden, mihnetlerden hoşlanmak değil midir? Dostluk, (her ahvâlde karakteri değişmeyen bir) altın gibidir. Belâ ise ateşe benzer. Hâlis altın, ateş (yâni ıztıraplar)
içinde saf bir hâle gelir.
– Allâh’ım! Kuvvetimin zaafa uğradığını, çâresizliğimi, halk nazarında hor ve hakîr görülmemi Sana arz ediyorum. Ey merhametlilerin en merhametlisi! Eğer bana karşı gazaplı değilsen, çektiğim mihnet ve belâlara aldırmam! İlâhî! Sen kavmime hidâyet ver; onlar bilmiyorlar. İlâhî! Sen râzı oluncaya kadar işte affını diliyorum…” (İbn-i Hişâm, II, 29-30; Heysemî, VI, 35)
– Mesnevî: “Bir dosta, dostun cefâsı nasıl ağır gelir? Cefâ ve ızdırap bir şeyin içi gibidir. Dostluk onun kabuğuna benzer. Dostluğun belirtisi belâlardan, âfetlerden, mihnetlerden hoşlanmak değil midir? Dost altın gibidir. Belâ ise ateşe benzer. Hâlis altın ateş içinde saf bir hâle gelir.” (c.2, 1459-1461)
– İnsanın asili mihnette, madenin asili ateşte belli olur.