Akyazı; Sakarya ili’ne bağlı ilçe olup yüzölçümü 617 km², nüfusu 2018 yılına göre 89.301’dir. Akyazı ilçesi; Marmara Bölgesinin Doğu Marmara alt bölgesinde, Sakarya İli sınırları içerisinde ve İl merkezinin güneydoğu kesiminde yer almaktadır. Akyazı; batıdan Merkez (Adapazarı) ve Sapanca, kuzeyden Hendek, güneyden Geyve, doğudan Bolu’nun Gölyaka ilçeleriyle çevrilidir.
Köroğlu Dağları’nın batı uzantısı Samanlı Dağları, ilçe topraklarının doğu ve güneyini; Adapazarı Ovası’nın bir bölümünü oluşturan Akyazı Ovası kaplar. Ovayı akaçlayan Mudurnu Çayı, başlıca ırmaktır. Dağların yüksek kesimlerindeki geniş yapraklı ve iğne yapraklı ormanlar, doğal bitki örtüsünü oluşturur. Ormanların yoğunluğu nedeniyle tarım alanı kazanabilmek amacıyla orman varlığı sürekli gerileme içerisindedir. Kavakçılık çalışmaları gelişmiştir. Karadeniz-Marmara iklim bölgelerinin etkisi altında olan ilçede, yıllık ortalama sıcaklık 14°C, yağış tutarı 800 mm’dir. Ekonomi, tarım (mısır, buğday, kurufasulye, şekerpancarı, fındık, elma), hayvancılık (koyun, inek, kılkeçisi, dana), orman ürünlerine dayanır. Kurufasulye üretimi açısından ilin önde gelen ilçesidir. Akyazı Ovası’nda, Mudurnu Çayı kıyısında, deniz düzeyinde 58 m yükseltide kurulu olan ilçe merkezi, il merkezine 30 km uzaklıktadır. 1944’te İzmit’e bağlı bir ilçeyken 1954 yılında Sakarya’ya bağlandı. İlçe 23.07.2004 tarih ve 5216 Sayılı Büyük Şehir Belediyesi Kanunu kapsamında Adapazarı Büyükşehir Belediyesi sınırlarına dâhil olmuştur.
Akyazı ilçesi ulaşım
Akyazı ilçesi ulaşım açısından Türkiye’nin en şanslı ilçelerinden biridir. E-5 ve D-100 karayolu ile TEM otoyolu ilçe sınırları içerisinden geçmektedir. Seyahat etmek isteyen vatandaşlar günün her saatinde istedikleri yere gitme şansına sahiptirler. İlçeden direk olarak her gün İstanbul, Ankara, Kocaeli, Bursa, İzmir, Antalya, Karadeniz bölgesine, yurdun her yerine vasıta bulunmaktadır
AKYAZI İLÇESİ TARİHİ
Akyazı’yı da içine alan Sakarya Bölgesi, üzerinde yaşayan topluluklara bağlı olarak sırayla Misya ve Bitanya adlarını aldı
BİTİNYA DÖNEMİ: Akyazı’yı da içine alan Sakarya Bölgesi, üzerinde yaşayan topluluklara bağlı olarak sırayla Misya ve Bitanya adlarını aldı. Bu adlardan en uzun ömürlüsü M.Ö. IX. yüzyıldan M.S. N. yüzyıla kadar varlığını koruyabilen “BİTİNYA” idi.Bitinler, Bedrikler ve Moriondinler’in kaynaşmasından meydana gelmiş bir toplumdur. Tarihçi Heredotes, Bitinlerin Trakyalı olduğunu ileri sürer.Bitinya, Lidya kralı Krosos’un tümüyle eline geçmiş ise de M.Ö. 546’da Lidyalıları yenilgiye uğratan Pers Kralı II. Kiros, bu bölgeyi de topraklarına katmıştır. M.Ö. 334-332’de Pers ordularını arka arkaya yenilgiye uğratan Makedonya kralı Büyük İskender, Bitinya topraklarına da egemen oldu. Bu bölge M.Ö. 282’ye kadar İskender’in komutanlarının eline kaldı. Roma orduları M.Ö. 85’de Sakarya bölgesine girdi. Bitinya kralı IV. Nikonedes, Roma’nın bir uydusu durumuna düştü. Sakarya bölgesi daha sonra Roma’nın Bitinya Pontus eyaleti içinde yer aldı. ROMA DÖNEMİ: Roma’nın ilk egemenliği döneminde Bitinya’nın Akyazı kesimi Balat krallıklarının elindeydi. Balat kralı Amintos’un M.Ö. 27’de ölümünden sonra bu bölge Roma’nın bir uydusu durumuna düştü.
BİZANS DÖNEMİ: Bizans döneminde, kuzey Sakarya’nın doğusu (Akyazı, Karasu, Hendek) Regio Tersia adıyla anılmaktaydı. Bugün Akyazı’dan Sakarya’ya giderken E-5 karayolu sol kıyısında bulunan Küçük Esence (Tersia-i Sagır),Büyük Esence (Tersia-i Kebir)yerleşim yerleri bu gün toprak altında kalmıştır.395’de imparatorluk Doğu ve Batı Roma olarak ikiye ayrılınca, Sakarya bölgesi, Doğu Roma (Bizans) içerisinde yer almıştır.
ANADOLU SELÇUKLULARI VE OSMANLILAR DÖNEMİ ANADOLU SELÇUKLULARI DÖNEMİ: Bu bölge Malazgirt savaşından bir yıl sonra Artuk Bey tarafından Selçuklulara kazandırıldı(1072). Fakat Alparslan’ın ölümü üzerine Artuk Bey geri çağırıldı. Bu yüzden Sakarya bölgesi tekrar Bizanslıların eline geçti. Fakat Kutalmış oğlu Süleyman Bey tarafından 1075’ten sonra tekrar ele geçirilmiştir. IV. Haçlı seferinde (1204) Haçlılar İstanbul’da Latin împaratorluğu kurdular, İznik’e kaçan Bizans İmparatoru Eleksios’un damadı Thedoros Laskaris burada imparatorluğu ilan etti. Bu dönemde Sakarya ve yöresi İznik-Bizans imparatorluğu sınırlan içinde kaldı. 126l’de Latin İmparatorluğu yıkılınca, Sakarya yöresinde yönetim gevşedi. Bizanslı Valiler yarı bağımsız bir duruma geldiler.
AKYAZI’NIN FETHİ: Akyazı’nın fethi konusunda değişik tarih kitaplarında şöyle anlatılmaktadır:
1- … Osman Han Hazretleri dahi işbu muvaffakiyet-i celileden sevinerek azimetle Kara nikin, Akhisar, Kuyucak ve Ehiyazi (Akyazı) ve Kocaeli kıtasını zaptetmiştir.
2-… Biz gelelim geriye Bu taraftan Konuralp, Gazi Rahman ve Akçakoca ittifak ettiler ki, her taraftan yürüyelir, Konuralp, Gazi Rahman, Akçakoca yazı Ovasını, Korurapa’yı (Düzce), Bolu’yu ve Mudurnu ellerini fethettiler.
3- Bu bab onu beyan eder ki Osman Gazi, oğlu Orhan Gazi’yi Akyazı’ya ve Kocaeli’ne süratle gönderdi, onu bildirir. Konuralp zaman zaman çıkar Akyazı’ya hücum ederdi.
4- 717-1317’de Padişah Şehzade Orhan’ı gazaya Serdar edip harp, darp, tedbir ve güzel sevk ve idare ile Çişkara Kalesi, Sofuağzı Kalesi, Kartekin Katesi, Akyazı Nahiyesi, Kocaeli vilayeti ve Konurpay Kalesini fethetti.
5- Konuralp, Akyazı ile Konrapa ve Akova’nın beri tarafından Sakarya Nehrinin iki tarafındaki kaleleri Rumlardan aldı.
6- O sırada Sakarya Nehri ile paflagonya denilen Kastamonu havalesindeki Candaroğulları Beyliği arasında bulunan arazide Umurhan Beyliği vardı SAKARYA ‘nın doğusunda bulunan Akyazı’nın zaptı, o zamana kadar yalnız Bizanslılarla mücadele eden Osman Gazi’nin ilk defa olarak bir türk beyliğine tecavüz etmesi demektir Osmanlı istilasına uğramış olan Umurhan Hükümetinin peyitattı Göynük kasabasıdır.
OSMANLI DÖNEMİ: Kanuni Sultan Süleyman’ın oğulları Selim ve Beyazıt zamanında başlayan taht kavgaları, Selim tarafını tutan kapıkulu ile Beyazıtı tutan tımarlı sipahiler arasında çıkan kanlı çatışmalar yöre halkı üzerine derin izler bırakmıştır. Yine bu bölgede çıkan suhte(softa) ayaklanmaları yüzünden Akyazı ve çevre halkı çok zarar görmüştür.
İDARİ BÖLÜM: Yapılan araştırmalara göre 1535’te Akyazı. Adapazarı nahiyeleri Sapanca kazasına bağlı idi. Fakat 1546 da Adapazarı, Akyazı nahiyesine bağ idi. Akyazı nahiyesi de Sapanca kazasına bağlı idi. Sakarya yöresi, Osmanlı Devleti’nin Klasik Dönem ve 1831 Osman nüfus sayımında Cezayir-i Bahr-i Sefid Eyaletine bağlı Kocaeli Livası içinde yer almaktaydı. 1846 devlet salnamesinde. Kocaeli Livasının bu dönemde Kastamon eyaletine bağlı okluğunu kaydetmektedir. 1867 Vilayet nizamnamesinde. Kocaeli Sancağı’nın Hüdavendigar (Bursa) vilayetine bağlanmıştır (1878). Devlet salnamesine göre Adapazarı ve Geyve’nin İzmit mutasarrıflığın bağlı olduğu anlaşılmaktadır. Bu dönemde İzmit mutasarrıflığı da doğruda İstanbul Zaptiye Müşirliğine bağlı idi 1892 Devlet Salnamesi. Kocaeli sancağının bağımsız bir sancak olduğunu belirtmektedir . Bu dönemde Adapazarı. Geyve ve Kocaeli bağımsız sancağa bağlı idi . 1899 Devlet salnamesine göre ise, Kocaeli bağımsız sancağına bağlı Adapazarı’nın nahiyeleri şunlardır: Nevs-i Adapazarı. Sapanca, Akyazı, Hendek Adapazarı, 1892 ile 1899’daki idari bölüm yerini. 1916 ve 1920 yıllarında da korudu. Akyazı, 1944 yılında çıkarılan bir kanunla Kocaeli vilayetine bağlı bir kaza oldu. 1954’te Sakarya’nın vilayet olması sebebiyle de Sakarya’ya bağlandı .
MİLLİ MÜCADELEDE AKYAZI: Düzce ayaklanmasının başladığı günlerde verilen bir emirle Adapazarı yöresine çağrılan Çerkez Ethem,çeşitli işleri dolayısıyla ancak Mayıs ayı sonlarında bu emre uyabildi .Yüzbaşı Mesut Bey komutasındaki çeteler de O’na yardımcı olmak üzere ikramiye üzerinden Sapancan’ın batısına ilerleyerek isyancıları yandan sıkıştırdılar. Çerkez Ethem güçleri 23 Mayıs 1920 akşamı Sapanca ve Adapazarı’nı çatışmasız ele geçirdi .24 Mayıs’ı Adapazarında geçiren Çerkez Ethem oradan Akyazı’ya geldi. Akyazı halkı Onu kurtarıcı gibi karşıladı. Çerkez Ethem Akyazı Kuvay-i Milliye düşmanı olarak gösterilen bir vatandaşı idam ettirdiği ve daha sonra Pazarköy’e geldiği burada 3 gün kalıp at ve silah temin ettiği akabinde katılmaları kabul ederek Hasan Bey köyüne geçtiği oradan Beynevit yolu ile hendek ilçesine geçtiği o günleri yaşayan kimselerin verdiği bilgilerden anlaşılmaktadır.
Kaynak: Huzur Sayfası / akyazi.bel.tr