Aksaray, İç Anadolu Bölgesi’nin Konya Bölümü’nde yer alır. Aksaray ili nüfusu 2018 yılına göre 412.172, yüzölçümü 7626 km², plaka kodu 68, posta kodu 68000, alan kodu 382’dir. Aksaray İl toprakları kuzeyden Kırşehir, doğudan Nevşehir ve Niğde, güneyden Konya, batıdan Ankara ve Konya illeriyle çevrilidir.
Aksaray ilçeleri, Ağaçören, Eskil, Gülağaç, Güzelyurt, Ortaköy, Sultanhanı ve Sarıyahşi olup 192 köy ve kasabası bulunmaktadır. Aksaray, Niğde’ye bağlı bir ilçeyken, 15 Haziran 1989 tarihinde il oldu.
Aksaray Yüzey Şekilleri
Yayla düzlükleri, il topraklarına egemendir. Toplam yüzölçümün yaklaşık % 30’u, Tuz Gölü Havzası ile kaplıdır. İl toprakları genelinde yükselti, 800-1.500 m arasındadır. Dalgalı düzlükler, kuzeydoğu ve güneydoğuda dağlık alanlara dönüşür. Kuzeydoğudaki en önemli yükselti Ekecik Dağı’dır (2.137 m). Güneydoğuda genellikle volkanik yükseltiler kümelenir. Ülkemizin de en önemli volkanik yükseltileri arasında yer alan Hasandağı (3.263 m), ilin en yüksek noktasını oluşturur. Hasandağı’nın doğusunda 2.752 m’lik bir başka volkanik yükselti görülür. Güzelyurt yakınlarındaki öteki önemli yükseltiler 2.034 ve 2.172 m’lere ulaşır. İl topraklarında önemli bir akarsu yoktur. Melendiz Dağı’ndan doğan Melendiz (Uluırmak) Çayı Tuz Gölü’ne dökülür. Kuzeydeki dağlık alanın kuzey yamaçlarından doğan bazı cılız sular, Kızılırmak Havzası’nda yer alır ve bu ırmağı besler. Güneydeki küçük suların bir bölümü, yazın Tuz Gölü Havzası’nda buharlaşarak kaybolur. Tuz Gölü’nün güneydoğusunda ve gölün toplam alanının 1/3′ ünü kaplayan bölümü, il topraklarında kalır. Yazın suların çekilmesiyle bu alan oldukça daralır. Gölün güneyi, neojen dönemi kalker, marn, konglomera, kumtaşından oluşan yataklar ile daha doğuda volkanik yapılardan oluşan jeolojik katmanlar görülür. Tuz Gölü’ nün güneyi çoğunlukla hidromorfik alüvyal topraklarla kaplıdır. Kahverengi toprakların yanı sıra rendzina tipi topraklar daha güney ve doğuda göze çarpar.
Aksaray İklim ve Bitki Örtüsü
İl toprakları Orta Anadolu’ya özgü sert karasal iklimin egemenliği altındadır. Kışlar oldukça soğuk geçer. Yazlar sıcak ve kuraktır. İl merkezinde yapılan gözlemlere göre yıllık ortalama sıcaklık 11.8°C, en soğuk ay ocak (ort. 0.8°C), en sıcak ay temmuzdur (ort. 22.7°C). Bu güne değin ölçülen en düşük sıcaklık -21.9°C (1967), en yüksek sıcaklık ra, kumtaşından oluşan yataklar ile daha doğuda volkanik yapılardan oluşan jeolojik katmanlar görülür. Tuz Gölü’ nün güneyi çoğunlukla hidromorfik alüvyal topraklarla kaplıdır. Kahverengi toprakların yanı sıra rendzina tipi topraklar daha güney ve doğuda göze çarpar.
Aksaray Ekonomisi
Ekonomi üzerinde Merkez ilçe’nin ağırlığı çok fazladır. Başlıca gelir kaynakları tarım ve hayvancılıktır. Yetiştirilen başlıca tarım ürünleri şöylece sıralanabilir: Buğday, arpa, çavdar; baklagillerden fasulye, nohut, burçak; endüstri bitkilerinden şekerpancarı, kimyon; yağlı tohumlardan ayçiçeği; meyvelerden elma, üzüm, armut; yaprağı yenen sebzelerden lahana, marul, ıspanak; meyvesi yenen sebzelerden kavun, karpuz, kabak, hıyar, patlıcan, domates, bamya, biber; baklagil sebzelerinden fasulye ve barbunya; soğansı ve yumrulu sebzelerden soğan, patates, havuç ve turp. Tarımda buğday ve elma üretimi açısından önemli bir konuma sahiptir.
İlde yayla hayvancılığı gelişmiştir. En çok koyun ve kıl keçisi beslenir. Kuzeydoğuda Kızılırmak Havzası’nda doğudaki dağlık alanın eteklerinde salma yoluyla hayvancılık yapılır. Ancak, düzensiz otlatma nedeniyle yayla bitkileri azalmış ve ot verimi zayıflamıştır.
AKSARAY TARİHİ
İlkçağda kentin bulunduğu yerde Arhelais adında bir yerleşim merkezi vardı. Buraya, yöreyle birlikte anılarak Archelais Garsaura da denilirdi. Adını kurucusu Kappadokia Kralı Arkhelaos’tan almıştı. Arkhelaos’un da kenti daha eski bir yerleşim merkezinin kalıntıları üzerine kurduğu ya da küçük bir yerleşim birimini geliştirdiği sanılıyor. Roma İmparatoru Claudius kente koloni ayrıcalığı tanıdı. Bu nedenle kentte ticaret giderek gelişti. Anadolu’daki birçok önemli kenti birbirine bağlayan işlek yolların kavşağında bulunması yüzünden ortaçağda Archelais Bizans ile Araplar arasında sekiz kez el değiştirdi. Son olarak 805-965 arasında Abbasi, 965-1040 arasında Bizans egemenliği altında yaşadı. Selçuklular kenti 1076’da alarak bu yöreye 1312’ye kadar egemen oldular. Bu süre içinde kente birçok kervansaray, han vb yapıldığı gibi yeni yollar açıldı ve eskileri onarıldı. Bazı kaynaklar, Türklerin 12. yüzyılda Archelais’den esinlenerek buraya Aksaray adını verdiklerini öne sürerler. Bazı kaynaklarsa, Aksaray adının kentte aktaşlarla yapılmış bir saraydan geldiğini yazarlar. Aksaray, üç dönem (1312-1341), (1365-1396), (1402-1467) Karamanoğlu ve bir dönem (1341-1365) Eretna (Ertana) Beyliği egemenliğinde kaldı. 1396’da Yıldırım Bayezit yöreyi Osmanlı topraklarına kattıysa da, Timur 1402’de kenti alarak Karamanoğlu Beyliği’ne bıraktı. 1467’de Fatih Sultan Mehmet Aksaray’ı ikinci kez Osmanlı topraklarına kattı. Osmanlı yönetiminde Aksaray, Niğde ile birlikte Karaman Beylerbeyliği’ne bağlı birer sancak merkeziydi. Cumhuriyet döneminde kent Aksaray, Arpasun ve Koçhisar ilçelerini içeren il durumuna getirildi (1923). On yıl sonra (1933) Aksaray Niğde ili’ne bağlı ilçe oldu. 1989′ da yeniden il konumunu kazandı.
AKSARAY TARİHSEL ESERLER
Eski bir yerleşim alanı olan il sınırları içinde tarih öncesi dönemlere ilişkin buluntular veren Aşıkhöyük, Asur Ticaret Kolanileri dönemine ilişkin eserler veren Acemhöyük önemli yerleşim alanlarıdır. Erken Hristiyan dönemi sanatını yansıtan kiliselerindeki freskolarıyla ünlü Ihlara Vadisi de ilin sınırları içindedir.
Aksaray’ın Türk dönemine ait gönümüze gelebilen en eski tarihli yapısı, özgün cami bölümü 1883’te tümüyle ortadan kaldırılan ve yalnızca minaresi kalan 1203 tarihli Kızıl Minare’dir. Kentin Şamli Mahallesi’nde bulunan yapı, halk arasında Eğri Minare olarak da adlandırılır. Halk arasında Cıncıklı Mescit olarak tanınan Taşpazarı Mahallesi’nde ki Hacı Yusuf Mescidi ise büyük olasılıkla 13. yüzyılın sonu ya da 14. yüzyılın başlarında yapılmıştır. Selçuklu mozaik çini süslemeleriyle bezeli, tek kubbeli bir cami olduğu anlaşılan yapının yalnızca bir duvarı özgün biçimiyle günümüze gelebilmiş, öteki bölümleri yenilenmiş ve üzeri bir çatıyla kaplanmıştır. Aksaray’daki eski eserler arasında en önemli Karamanoğullarının yaptırdığı Ulu Cami’dir.
Karamanoğlu Mehmet Bey’in 1408’de Mimar Firuz’a yaptırdığı cami, çok ayaklı ulu cami tipinin bir örneğidir. Çeşitli kaynaklar bu yapının 12. yüzyıla ait bir Selçuklu camisinin yerine yapıldığını belirtir. Büyük bir yangın ve deprem sonucu oldukça zarar gören cami, çok sayıda onarım görmüş, cephesi ise 1925’de yapının kimliğine oldukça aykırı bir tarzda tümüyle yenilenmiştir.
Tarihsel kaynaklar Aksaray’da çok sayıda medresenin varlığından söz eder. Bu yapılardan ancak Karamanoğulları dönemine ait Şucaattin Mirza Halil’in 1337’de yaptırdığı Zinciriye Medresesi günümüze gelebilmiştir. Açık avlulu Anadolu Selçuklu medreselerinin plan şemasını gösterir. Adlarına kaynaklarda rastlanan öteki medreseler ise şunlardır: Bedriye Medresesi, Beramuni Medresesi, Cedidiye Medresesi, Darüşşifa, Ebubekiriye Medresesi, Hüsamiye Medresesi, Yılanlı Medrese, Muzaffer iye Medresesi, Seyfiye Medresesi Aksaray’da bulunan ve çoğunun tuğla olduğu anlaşılan yirmi kadar türbe, yakın zamanlarda çeşitli nedenlerle ortadan kalkmıştır. Buna karşılık ilçenin Selime Köyü’nde, 14. yüzyılın başlarına ait olduğu sanılan Alı Paşa Türbesi ile Bekârlar Köyü’ndeki tarihsiz, ancak Danişmentoğulları döneminden kaldığı anlaşılan Bekâr Sultan Türbesi ayakta kalan eserlerdir. Ayrıca yine yazıtı bulunmayan çok harap durumdaki Anadolu Selçukluları dönemine ait Eski Hamam gibi kentin içinden akan Ulu Irmak üzerindeki Kalınlar Köprüsü, Beş Köprü, Nakkaş Köprüsü, Debbağlan Köprüsü de Selçuklu dönemine ait eserlerdir. Aksaray’da bulunan Türk dönemi mimarlık eserleri arasında en önemlisi, 1229 tarihli bir yapı olan ve Anadolu Selçuklularının baş eserlerinden sayılan Sultan Hanı ‘dır.