Memlûke arazisi (Arâzi-i memlûke), memleket arazilerinden olup beytülmâle (hâzineye) ait iken daha sonra bir bedel karşılığında bazı insanlara kesin olarak satılmış topraklardır. Diğer bir ifade ile Arâzi-i memlûke, mülkiyet yolu ile tasarruf olunan yerler yani kişilerin malik bulunduğu ve her türlü hukukî tasarrufta bulunabildiği arazi türüdür. Bu toprakların sahipleri müslüman olunca mahsulleri de öşür arazisi gibi zekâta tâbi olur. Ancak mülk olan evlerin etrafındaki mülk bahçeler, bu evlere bağlı olduğu için bunların Mahsullerinden zekât verilmez.
Mülk arazi, kişinin tam anlamıyla sahip olduğu, istediğinde satabildiği, istediğinde hibe veya vakf edebildiği, öldüğünde çocuklarına miras bırakabildiği topraktır. Başka bir ifade ile sahibinin, üzerinde her türlü tasarruf hakkına sahib olduğu toprağa (araziye) mülk arazi denir. Bazan buna arazi-i memlûke de denmektedir (Atıf) Bey, Arazi Kanunnâme-i Hümayunu Şerhi, İstanbul 1330, s. 13).
Osmanlı Devleti’nin toprak türlerinden biri olan Arazi-i Memluke, İslam Hukuku’na göre sahipli arazi yani mülk arazisi anlamına gelir. 1858 yılında uygulamaya konulan Arazi Kanunu ile İslam Hukuku’ndan kaynaklanan farklı arazi türleri bir araya getirilerek, hepsi tek kanun ile düzenlenmiştir. Arazi Kanunu’na göre Arazi-i Memluke ya da mülk arazisi olarak ayrılan toprakların mülkiyet ve devir hakları herhangi bir şarta bağlı olmaksızın ayni şahsa aittir.