Akçaabat; Trabzon İli’ne bağlı bir ilçe olup, Trabzon’un 13 km batısındadır. Son yıllarda yaşanan hızlı kentleşme sonucu, il merkeziyle birleşmiş durumdadır. Kıyının hemen gerisinde, Trabzon-Giresun Karayolu üzerinde kurulu olan ilçe merkezi yüzölçümü 385 km², nüfusu 2018 yılına göre 123.552, posta kodu 61300’dür. Akçaabat, köftesiyle ve horonuyla meşhurdur.
Kardeniz’e kıyısı olan ilçe; doğudan Merkez ve Maçka, batıdan Tonya ve Vakfıkebir, güneyden Gümüşhane’nin Torul ilçeleri, kuzeyden Karadeniz ile çevrilidir. Güney-kuzey doğrultulu derin vadilerle yarılı yükseklikler, yüzey şekillerine egemendir. Vadiler, kısa akışlı çok sayıda ırmak tarafından yarılmıştır. Bunlar arasında en önemlisi, ilçe merkezinden geçen Söğütlü Deresi’dir. Kıyı düzlüğü dışında topraklar engebeli olmasına karşın verimlidir. Karadeniz ikliminin egemen olduğu ilçede, yazlar serin, kışlar ılıman geçer. Ancak iç kesimlerde ve yükselti arttıkça ısı düşer, yağışlar artar. Yıllık ortalama sıcaklık 14.6°C, yağış tutarı 687.3 mm’dir.
Akçaabat bitki örtüsü (kızılağaç, meşe, kestane, kayın ormanları) açısından zengindir. Ekonomi, tarım (mısır, patates, kurufasulye, fındık, elma), hayvancılık (koyun, inek, kılkeçi), balıkçılık ve ormancılığa dayanır.
AKÇAABAT TARİHÇESİ
Akçaabat; Trabzon iline bağlı, Karadeniz’in nadide ve şirin sahil ilçelerinin başında gelmektedir. İlçemizin tarihi şüphesiz Trabzon tarihi ile yakından alakalıdır. Şevket Şâkir Paşa Trabzon Tarihi adlı eserinde Rum tarihçilerin etkisinde kalarak “Trabzon milattan önce 750 yıl önce inşa olup, ilk Trabzon’da yerleşen Meletlerin atası olan “Katris’ adlı bir kişidir.” demektedir. Aynı eserde Akçaabat’ın 96 köy ve 6.700 hane olduğundan da bahsetmektedir. Madrid Milli Kütüphanesinde bulunan Klavion’un “Şark Seyahati” adlı eserinde: “Hava elverişli olmadığı için fındık yüklü gemi, Trabzon’un batısında 6 mil uzakta olan “Blâton’dan geri dönmüştü” diyerek Blâton adını anmakta ve burasının eski bir merkez olduğunu söylemektedir. Bu da M.Ö. 4’üncü asırda Akçaabat’ın önemli bir yerleşim birimi olduğunu göstermektedir.
Kentin bilinen en eski adı “Platana’ olup Yunanca “çınar ağacı’ anlamına gelmektedir. Bıjışkyan (1817) seyahatnamesinde kentin adı hakkında şu açıklamayı yapmıştır: “Platana, altı mil uzakta Yoros Koyu’nun içinde bir kasabadır. Platana çınar ağacı demektir, çünkü eskiden bura halkı aynı ağaca tapardı. Bununla beraber, bazıları Polathane yani “demir fabrikası’ olarak zikrederler.” Akçaabat’a eski dönemlerde “Pulathane’ isminin verilmesi hakkında kesin bir tarihi bilgi yoktur. Bıjışkyan’ın seyahatnamesinde olduğu gibi Şevket Şakir Paşa da, Trabzon’un putperestlerin elinde iken halkın “Platana’ denilen çınar ağacına tapmakta olduğunu, bu sebeple de nahiye isminin o ağaca nispet edilerek “Pulathane’ye teşmil edildiğini yazmaktadır.
“Akçaabat’ adının verilmesine gelince; rivayete göre ilçenin ismi üzerinde etimolojik ayrıştırma yapılarak “Akça’dan âbad olmuş yer, zengin yer” anlamında “Akçaabat” adının verildiği söylenmektedir. Kentin adının ticaretin gelişmesinden, paranın bolluğundan ve beyaz evlerinden dolayı veya eski Türkçeden kaynaklanan “batıdaki şehir’ anlamına geldiği de iddia edilmiştir.
Türkler ilçeye 12’nci yüzyıldan itibaren Selçuklu döneminde Türkmen beylerinin bölgeyi fethetmesiyle yerleşmeye başlamışlardır. İlçemiz, Trabzon’un 1461 yılında Fatih Sultan Mehmet Han tarafından fethedilmesi ile Osmanlı İmparatorluğu topraklarına katılmıştır. Osmanlı döneminde bucak iken 1897 yılında ilçe teşkilatı kurulmuş ve ilk Kaymakamlığa da Giritli Mehmet Ali GORDANOĞLU tayin edilmiştir. Akçaabat, 1461 yılında Türk idaresine katılmasından 1 inci Dünya Savaşı yıllarındaki 1916 Rus işgaline kadar geçen 455 yılda herhangi bir işgale uğramamıştır. Şehrin tarihinde 1810 yılı Ramazan Ayı ayrı bir yer tutar. Bu tarihte Rus donanması Sargana mevkiine çıkarma yapmak istemiş, Akçaabat halkı 48’i kadın olmak üzere 969 kayıp vererek Akçaabat’ı savunmuş ve işgali engellemiştir.
20 Nisan 1916 yılında Rus gemileri Trabzon ve Akçaabat’ı topa tutarak yakıp yıkmışlar ve karaya asker çıkararak Akçaabat’ı işgal etmişlerdir. Çaresiz kalan halk, ülkenin batı ve iç bölgelerine göç etmek zorunda kalmıştır. İşgalden iki yıl sonra Türk ordusu Akçaabatlı milis kuvvetlerinin de yardımıyla 17 Şubat 1918’de işgalcileri kovmuştur.
Akçaabat’a Nasıl Gidilir?
Trabzon otogarı ile Akçaabat arası 22 km kadardır. Özel araç ile yaklaşık olarak 20-25 dakika sürmektedir. Trabzon ilinden Akçaabat’a ulaşım için dolmuş ya da otobüsler mevcuttur. Aynı şekilde havaalanından da Akçaabat’a ulaşım sağlayabilirsiniz.